Karadeniz'i gezip de yaylalarından bahsetmemek olmaz elbette.

Ayder Yaylasının hep ismini duyardık, kendisini de görmek nasip oldu. Güzelliğine diyecek yok elbette ama arasında maalesef ki binalara teslim olmuş durumda. Arap turistler çoğunlukta. Tabelalar ve fiyatlar onlara göre belirlenmiş.

Artvin Borçka Karagölü'nden bahsetmiştim, yaylası da bir o kadar muhteşem. Benim zihnimde en fazla yer alan Perşembe yaylası. Ordu Aybastı'da Perşembe yaylası insanı büyülüyor.

1500m yüksekliğe çıkarken manzarayı seyretmek harika. Menderesleriyle de meşhur olan yayladan Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde bahsetmiş.

Karadeniz dağlarındaki ormanlar sık ve ihtişamlı olmasına rağmen dağların tepelerinde tek bir ağaç yok. Dikkatimizi çeken bu durumu rehberimize soruyoruz. Rehberimizin verdiği bilgiye göre 2000 metreden yukarıda ağaç yetişmiyormuş. Oralar ister istemez yayla diyor. Birkaç günlük gezide Karadeniz'in bütün yaylalarını gezemeyiz tabiki de. Ben sizlere dikkatimi çeken yerleri anlatmaya çalışıyorum ama gidip görmenizi tavsiye ederim.

Ferhat ile Şirin'in şehri Amasya. Şirin'in aşkına dağları delen nakkaş Ferhat. Hikayeyi bilmeyeniniz var mı bilmiyorum. Her zaman var olan fitneciler yüzünden kavuşamayan iki aşıktır Ferhat ile Şirin.

Yeşilırmak'ın kenarında 2. Yıldırım Beyazıt Camii ve Külliyesi bütün ihtişamıyla duruyor. 40 yıl önce gittiğim camiinin medrese bölümünün müze olduğunu hatırlıyorum. Günümüzde ise yeni binasında müzeyi de ziyaret ediyoruz. Mumyaların camekanlar içerisinde sergilenmesi beni çok rahatsız etti doğrusu. Meftaların yeri toprağın altı olmalıdır.

Memlekete dönüş yolunda bizleri Rize'de, Rize bezinden yapılan ürünlerin satıldığı mağazaya götürdüler. Bizim Bilecik bezimiz geldi aklıma.

Bir sonraki sayıda bu konu ile buluşmak üzere hoşçakalın.