"ATANARAK DEĞİL, ADANARAK YAPILABİLECEK MESLEK"
Vali Nayir," Din görevliliği, bir yaşam tarzıdır. Atanmış olmakla değil, adanmış olmakla yürütülebilecek bir meslek."
Ahmet MEŞE
Bilecik Müftülüğü tarafından 13-19 Ekim tarihleri arasında kutlanan Camiler ve Din görevlileri Haftası dolayısıyla program düzenlendi. Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen program, İstiklal Marşı'nın ardından Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. İl Müftü Yardımcısı Özdemir Taş'ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği program ödül töreni, Kur'an kursu öğreticileri adına konuşma ve Müftü Necati Akkuş'un konferansı ile devam etti. Haftanın bu yılki temasını 'Geç kalma genç gel' sloganı oluşturdu.
Programda konuşan Vali Ahmet Hamdi Nayir, din görevlilerinin kendilerini memur olarak görmemeleri gerektiğini söyledi. Nayir," Her şeyden önce atanmış olmakla değil, adanmış olmakla yürütülebilecek bir meslek" ifadesini kullandı.
'HAYATIMIZI SARAN BİR DUYGU'
Günün anlam ve öneminde değinerek önemli mesajlar veren Vali Nayir'in konuşmasından satırbaşları şu şekilde:
" İnsanın olduğu her yerde varolan inanç ve din anlayışı, insanlılar birlikte başlamış ve aralıksız olarak farklılıklar göstererek günümüze kadar gelmiş, olmazsa olmaz ihtiyaçlardan birisi. Kendi hayatımıza baktığımızda da doğumla başlayan daha sonraki her vesilede, ölümde de ihtiyaç duyduğumuz bir şey. Dolayısıyla hayatımızı saran bir duygu.
İdarecilik görevi açısından baktığımızda bir devlet yönetimi içerisinde milli eğitimden sonraki en geniş kadromuz. Önceden öyle derdik, öğretmenlerimiz ve imamlarımız kamunun kılcal damarları gibi, tüm yerleşim yerlerini sarmış diye ifade ederdik. Son zamanlarda okullarımız taşımalıya geçince birçok köyümüzde okulda kalmadı. Ama Allah'a hamdolsun her köyümüzde camilerimiz yaşamakta, ezanlarımız semaları sarmakta. Dolayısıyla kılcal damar görevi idarenin en uç temsilcileri olarak bir tek din görevlilerimiz kaldı. İhtiyaç olarak baktığımızda inancın temas etmediği, ihtiyaç duymadığı alanı bulmak mümkün değil. Din duygusunun temas etmediği herhangi bir husus bulabilir miyiz? Diyebilir miyiz ki eğitimde buna ihtiyaç yok, diyebilir miyiz ki sağlıkta, çevrede ihtiyaç yok. Mutlaka bizim inancımızın, dinimizin, bu konularda söyleyebileceği, yönlendirebileceği çok şeyler var. Hayatımızı etkileme noktasında yalnızca uhrevi şeyler değil, dünyevi hayatımız içerisinde de din duygusu ve din görevlilerimizin her konuda söyleyecek bir çift sözü, milletin ihtiyacı olacak, onlara yön verebilecek güzel ibareleri vardır ve varolmaya devam edecektir.
'DEVLET MEMURU ZİHNİYETİ İLE YAPILABİLECEK BİR MESLEK DEĞİL'
Bizim dinimizde ruhban diye bir sınıf yok, İslam dini ruhbanlık diye bir sınıf getirmemiş. Diyanetin kuruluşuna kadarda bu tür hizmetler sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yürütülmüş. Diyanetin kuruluşu ile birlikte din görevlileri de devlet memuru statüsünü almış. Ama şuna yürekten inanarak söylüyorum, devlet memuru zihniyeti ile yapılabilecek bir meslek değil. Her şeyden önce atanmış olmakla değil, adanmış olmakla yürütülebilecek bir meslek. Buna sizlerde mutlaka benim inandığım gibi inanıyor ve uyguluyorsunuzdur diye inanıyorum. Yalnızca söylenen, tavsiye edilen yer değil, yaşanan bir yer olması lazım. Eğer dediğinizi yapmıyorsanız, tesirinizde olmayacaktır. Arkadaşlarımız bunu hayatlarındaki değişik ve çeşitli örneklerden mutlaka yaşamış ve görmüşlerdir. Dille söylenen eğer kalbiniz ile desteklenmiyorsa toplumda tesiri olmayacaktır. Din görevliliği, bir yaşam tarzıdır. Eğer önder kişi bunu yaşantısı ile göstermiyorsa bizim beklediğimiz tesiride olmayacaktır. Olaya biraz valilik gözüyle bakıyorum, olayı idare açısından değerlendirmeye çalışıyorum. İsteğimiz şuki, bu toplumun ihtiyaç duyduğu en güzel faziletleri, örnekleri sizlerin dilinden dinleyen kişiler hayatlarına birer ölçü yapsınlar. Onun yolu da söyleneni önce bizim kendi hayatımızda yapmış olmamız. Biz yalnızca söyleyip geçersek bu uygulanmayacaktır. Belki Kur'an'dan çok fazla haberi olmayan cemaatimiz size ahiret dili ile cevap verecektir. Yapmıyorsun, niye bana söylüyorsun diyecektir. Bunlar çok önemli hadiseler, eksikliği tespit ettiğim için söylüyor değilim, yanlış anlaşılmasın ama olması gereken bir özellik olduğu için bunu burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
'GEÇ KALMA GENÇ GEL'
Camiler ve din görevlileri haftası, 1986 yılından beri kutlanan bir hafta. Bu tür haftalar gerekli, kamuoyunda bir gündem oluşturuyor, basınımız bunu işliyor, farkındalık oluşuyor. Her haftaya bir tema bulunması çok önemli. Biz camileri tüm fonksiyonları ile görev yapar hale getirmiş değiliz. Bir dönem çocuklarımıza kapatmaya çalıştık halen kadınlarımıza kapalı durumda. Her yıl hangi tema işleniyorsa onunla birlikte caminin o fonksiyonuda yerine getirilerek o yönüyle de topluma tanıtılması lazım. Bu senki temada çok önemli. Milletimizde din duygusu biraz daha yaşanınca ortaya çıkan bir algı halbuki öyle bir olay değil. Gençlikte başlamayan şeylerin yaşlılıkta tam faydasının olacağını söylemek mümkün değil. Bu alışkanlıklar, çocukluktan başlayıp, gençliğimize kadar ulaşması lazım. Biraz önce gördüğüm sloganlarda ayet çarpıcı. 'Geç kalma genç gel' ifadesi ne kadar güzel bir ifade."
DİN GÖREVLİLERİNİN SIKINTILARINI DİLE GETİRDİ
Vali Nayir'den sonra din görevlileri adına konuşan Şerifpaşa Camii İmam Hatibi Mehmet Ali Kaya ise şunları kaydetti:
" Diyanet İşleri Başkanlığı 1986 yılından beri her yıl Ekim ayının ilk haftasını Camiler Haftası ilan etmiş ancak 2003 yılından itibaren teşkilatın omurgası sayılan din görevlilerinin taşıdıkları yük ve sorumluluklarda dikkate alınarak haftanın ismi Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak yeniden düzenlenmiştir.
'CAMİ, SADECE ALLAH'A İBADET EDİLEN MEKAN DEĞİL'
Camii, müminleri bir odada toplayarak aralarında çıkacak veya çıkması muhtemel birçok olumsuzlukları ortadan kaldırır. Camiler toplumun her kesiminden insanın herhangi bir ırki sınıf, rütbe ayrımına girmeden bir araya geldikleri, omuz omuza vererek aynı heyecanı yaşadıkları, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularının doruk noktasına ulaştığı kabenin şubesi kutsal mekanlardır. Camii, sadece Allah'a ibadet edilen bir mekan değil, din ve dünya işlerinin özgürce konuşulduğu mekanlar olmuştur. Bu itibarla camiler öncelikli ibadet yeri olmakla beraber beşeri alem ile ilahi alem arasında ruhani birlikteliğin yaşandığı, ruhların ve iradelerin Allah'a teslim edildiği mekanlardır.
'İKİ GÜN BİLE İZİN YAPAMAMAKTADIR'
Görev alanı ve yeri camiler olan biz din görevlilerinin kısaca birkaç sıkıntısına da değinmek istiyorum. İlimiz genelinde öncelikli problem camii lojmanlarının olmayışıdır. Bu durum görevlileri maddi anlamda sıkıntıya soktuğu gibi nikah, mevlid, cenaze gibi hizmetlerin görülmesinde cami yanında görevliye ulaşamayan cemaatimizi de sıkıntıya sokmaktadır. Camilerin yalnızca aydınlatma giderleri genel bütçeden karşılanırken kışın ısınma yazın ise serinleme giderleri ve yanında Kur'an kursu olanların Kur'an kursu aydınlatma ve ısınma giderleri yine camii cemaati tarafından karşılanmaktadır. Cuma ve bayram namazlarının sonunda para toplama işi görevlileri maalesef zor duruma düşürmektedir. Teşkilatımızda vaiz, Kur'an kursu öğreticisi, imam hatip ve müezzin kayyumdan oluşan dört ayrı sınıf görevlilerinin tamamını yerine getiren cami görevlileri, Ramazan ayında 30 gün hiç izin kullanmadan mukabele, teravih ve yaz kurslarında görevli olmak üzere büyük bir fedakarlıkla mesailerini harcamakta ama sonunda iki gün bile izin yapamamaktadır.
'GÖREVLİLERİMİZİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEMEKTEDİR'
Daha geçen hafta Kurban Bayramı'nda sağlık ve emniyet gibi birkaç kurum çalışanı hariç tüm memurlar 5 gün bayram izni yaparken, camii görevlileri vazifelerinin başında görevlerine devam etmiş, birkaç gün ailesi ile eş dostlarıyla bayrama gitmek isteyenlerde yıllık izinlerinden kullanarak bayram yapabilmiştir. Bu uygulamada görevlilerimizi olumsuz yönde etkilemektedir.
İnsanlarımız arasında uzlaştırıcı, birleştirici, bütünleştirici bir tutum sergileyen, dini konularda onları aydınlatan, sosyal problemlerine çözüm arayan sorumluluk duygusu içerisinde bu ulvi görevi yerine getiren fedakar din görevlilerinin hatırlanması onlara böyle bir haftanın tahsis edilmesi de her türlü takdirin üzerindedir.
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.