BİLECİK’TEKİ DÜŞMAN İŞGALİNİN DELİLİ ’YANIK İZİ’
Birsen ERARSLAN
Bilecik Belediyesi Arkeologu Umut Özdemir, Bilecik tarihine ışık tutan yazılarına devam ediyor. Özdemir'in bu haftaki köşe yazısı Bilecik'teki düşman işgaline ilişkin deliller. Özdemir'in düşman işgalini gözler önüne seren yazısının başlığı 'Yanık izi'
Özdemir'in bu haftaki köşe yazısı şu şekilde:
Savaşların olduğu, insanların cocuk, yaşlı demeden öldürüldüğü, hak, adalet, barış ve kardeşliğe ihtiyacımızın son safhasında olduğu günümüz dünyasında, dünyaya barış ve adaleti getiren Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulduğu topraklar olan Bilecik, tarihi anlamda büyük bir öneme sahiptir. Zira bu şehrin, tarihteki yeri ve önemini çeşitli vesilelerle siz değerli okuyucularımla paylaşmıştım. Bu haftaki yazımda ise yukarıda bahsettiğim öneme sahip Bilecik'in yine adaletsizlik ve hoşgörüsüzlük yüzünden uğradığı tahribata değinmek istiyorum.
Bilecik; gerçekten de batıya, medeniyet ve insan haklarının kutsallığını öğreten Osmanlı Devleti'nin kurulduğu güzide toprak parçasıdır. Fethettiği her yere hak, adalet, hoşgörü anlayışını götürmüş cihan imparatorluğunun, topraklarının bulunduğu Bilecik'teki tarihi yapılar da büyük öneme sahiptir. Şehirde nadir olarak bulunan birkaç eseri daha önceki yazılarımda anlatmıştım. Bu güzide şehrin birçok kez işgale uğradığı, yakılıp yıkıldığından daha önce söz etmiştim. Sözü edilen tahribata uğrayan eserlerden birisi de şehrin ilk yerleşim noktalarından biri olan bölgede bulunan Şeyh Edebali Türbesidir. Yazıma başlamadan önce atalarımızdan kalan bu güzide eserlerin haksız şekilde uğradığı işgali, detaylarıyla bilmek ve bunları delilleriyle gelecek kuşaklara aktarmanın önemli olduğunu vurgulamam gerekir.
Bilecik, nadir ayakta kalmış ve zamana meydan okuyan tarihi yapıları, camileri, imarethaneleri, hamamları, yıkılmış ama temelleri günümüze ulaşmış metruk halde bulunan dini ve sivil mimarı yapıları ile tarih sahnesinde adeta boy göstermiştir.
Bilecik aynı zamanda, coğrafyasında yaşamış olduğu savaşlar sonucunda; büyük acılar çekmiş, üzüntüler yaşamış ve şehitler vermiş bir coğrafyanın adıdır ve Milli Mücadele yıllarında üç savaş geçirmiş, işgalci kuvvetlerin saldırılarına maruz kalmıştır. Saldırılar sonucunda Bilecik’te yaklaşık 2 bin’e yakın hane yıkılmış. Bunun dışında 330’a yakın içerisinde dini mimari yapı barındıran yapılar yıkılmış ve zarar görmüştür. Bu nedenle günümüze az sayıda tadilat ve onarımlar sonucunda tarihi yapı ulaşmıştır.
Sözünü ettiğimiz bu tahribatı, yukarıda belirttiğimiz gibi delillere dayandırma adına yazımızın başlığında ''Yanık İzi’ kelimesine vurgu yaptık. Zira yaşanılan acı ve savaşlara sadece bir örnek olarak Şeyh Edebali Türbesinde, restorasyon sırasında tespit edilen -yanık izi- anlattığımız tahribatın bir göstergesidir.
Bursa Bölge Vakıflar Müdürlüğü tarafından yakın zamanda gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sonucunda milli mücadele yıllarında düşman kuvvetlerinin işgaline maruz kalan Bilecik, Osmanlı Devletinin kurulmasında büyük katkıları olan ve bu devletin baş mimarlarından birisi olarak kabul edilen ayrıca kurulacak olan bu çınarın manevi kurucu sıfatını taşıyan Şeyh Edebali hazretlerinin kabrinin bulunduğu mekan ciddi anlamda bu işgallerden nasibini almış ve tahrip olmuş bir yerdir.
Türbenin erkek mescit alanı iç kısmında Şeyh Edebali hazretlerinin ve yakınlarının metfun bulunduğu yerde iç mekan duvarlarının orta bölümlerinde yapılmış olan restorasyon çalışmaları sonucunda duvar sıvalarının altında eski dönem mimari özelliği taşıyan ahşap hatıllarda yanık izleri açığa çıkarılmıştır. Bu yanık izinin, yapılan araştırmalar sonucunda milli mücadele yıllarında (1921-1922) oluştuğu anlaşılmıştır.
İnsanlığa karşı işledikleri zulmü, cansız varlıklara da uygulayanların arkalarında bıraktığı bu delilin, bizlere miras kalan eserlere vermemiz gereken hassasiyeti uyandırması dileğiyle.
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.