FİLİSTİN’İN SİYASİ TARİHİ

FİLİSTİN’İN SİYASİ TARİHİ

Kudüs’ün peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in İsra ve Miraç mucizelerinin yaşandığı yerdir ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’nın burada olması hasebiyle Müslümanlar arasında kutsal bir mekan olarak kabul edilmiştir.  Hıristiyanlar için, Hz. İsa (a.s)’nın doğup büyüdüğü yer olması nedeniyle, Yahudiler için de  Allahu Teala tarafından kendilerine vaad edilen yer olması dolayısıyla mukaddes topraklar olarak kabul edilmiştir.

Filistin toprakları birçok medeniyetlerin geçiş bölgeleri üzerinde kavşak olması nedeniyle farklı kavim ve devletlerin istilasına maruz kalmıştır. Bu topraklar üzerinde bilinen ilk kavim Amalika kavmidir.

Emeviler, Abbasiler, Fatımiler ve Selçukluların hâkimiyetinden sonra 1099 yılında yapılan Haçlı Seferleri sonunda Kudüs, Hıristiyanların eline geçmiş ve burada Krallıklarını ilan etmişlerdir. Peygamberler şehri olan Kudüs’ün Müslümanların hâkimiyeti altında olması için zafer yeminleri eden Selahaddin Eyyubi 1187 yılında Kudüs’ü yeniden fethederek Hıristiyanların esaretinden kurtarmıştır. 1281’de Akka’nın fethinden sonra Memlüklere bağlanmış olan bu topraklar 1516 yılında Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim Han tarafından Mercidabık Zaferi ile ele geçirilmiş ve Osmanlı topraklarına dâhil edilmiştir.  Kudüs, Gazze ve Nablus olmak üzere üç sancağa ayrılmış ve Şam eyaletine bağlanmıştır. Filistin 400 sene Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinde kalmıştır. Bu süre zarfı içerisinde Filistin halkı bolluk, huzur ve refah içinde yaşadı. Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte Napolyon Bonamart, Mısır seferi sırasında Filistin’in bir kısmını da ele geçirdi. Ancak Cezzar Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Akka önlerinde Napolyon’u hezimete uğratarak Napolyon Filistin’in Yafa şehrinden geri çekildi.  Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’nın idaresi altında oldu ise de daha sonra tekrar Osmanlıların idaresine geçmiştir. 19.yüzyılın başlarında İngiltere, Ortadoğu’nun zenginliklerinden faydalanmak ve bu bölgede hâkimiyet kurmak için Osmanlı Devleti’ni yıkmak istiyordu. Bunun için İslam ülkelerini bölerek Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması fikrini ortaya atarak dünya Yahudilerini bir bayrak altında toplamaya karar verdi. İngilizler ve Yahudiler, Sir Herry Finch adlı bir avukata Callin of the Jews isimli bir kitap yazdırdılar. Bu kitabın içeriğinde Yahudilerin, Filistin’de Yahudi devletinin kurulması anlatılırken bu fikir kamuoyuna aşılanmak istedi.  Musos Haim Montefiore, Filistin’e gelerek bu planları gerçekleştirmek istendi. Fakat Sekiz bin kadar Yahudi nüfusunun olduğu bu bölgede bu sayının yetmeyeceğini anlayarak Londra’ya geri döndü ve Yahudileri bu topraklara göçe teşvik etmek için Filistin’in tarıma elverişli olduğunu anlattı.  

İngiltere hükümeti Filistin’deki Yahudilerin korunması için konsolosluklara bildiriler gönderirken Mûsâ Hese adlı bir Alman yahudisi de Roma ve Kudüs isimli kitabında Yahudi devletinin kurulacağı günün yaklaştığını ve bunun için Fransa’nın da yardım edeceğini hatta Fransız İhtilalının bu amaçla yapıldığından bahsetmiştir.

Bu esnada Rusya ve Romanya’da Yahudilere karşı çok sert davrandıklarından dolayı 1878’de Rusya’da Yahudi öğrenciler cemiyetler oluşturdu.  Hayfa yakınlarında Mihfeh İsrael adında ziraat okulu kuruldu. 1881 yılında Çar ikinci Alexandre öldürüldükten sonra Yahudiler faaliyetlerini arttırarak Filistin’de koloniler kurmaya başladılar. İlk Yahudi milli kongresi 1884’de Leon Pinsher başkanlığında toplandı. 1891’de de Yahudi lisanının kaybolmaması için Elleze Ben Yehude tarafından İbranice lügatı neşredildi. Alman yahudisi Hırsch, Arjantin’de bir Yahudi devletinin kurulması teklifinde bulunmuş fakat bu fikrin Yahudi davasına ihanet olduğu söylenmiştir. 1897’de Dünya Siyonist Teşkilatı kuruldu ve bu tarihten sonra Yahudi devletini kurma hayali gerçekleştirilmeye başlandı. Bu amaçla kongreler toplandı ve mühim kararlar alındı.

Siyonistlerin bu hain planlarını fark eden Sultan İkinci Abdülhamid Han, tahta çıkınca ilk olarak Filistin’in bütün topraklarının Osmanlı hanedanının mülkü haline getirmek olmuştur. Bu şekilde Filistin’de toprak satışı kesin olarak önlenmiş oldu. Aynı zamanda Sultan İkinci Abdülhamid Han, 33 senelik saltanatı boyunca Filistin’e tek bir Yahudi’nin bile girmesine izin vermemiştir. Siyonizm teşkilatının lideri Dr. Theodor Herzl,Babıâliye mektuplar yazdı ve İngiltere’nin aracılığı ile Sultan Abdülhamid ile görüşdü. Bu görüşme sonucunda Siyonist lider Filistin’i altın para karşılığında satın almayı, Yahudilerin Osmanlı Devletinin borçlarını ödeyeceklerini, Sultan Abdülhamid Han’a büyük servet vereceklerini ve Filistin’de kurulacak olan üniversitede Türk öğrencilerini de okuyabileceği tekliflerinde bulundu. Fakat bu teklifler karşısında Sultan Abdülhamid Han sinirlenmiş ve şu sözleri söylemiştir: “ Dünyanın bütün devletleri ayağıma gelse ve bütün hazinelerini kucağıma dökseler, size Siyonistlik adına bir karış yer vermem. Ecdadımızın ve milletimizin kanıyla elde edilen bir vatan, para ile satılamaz. Derhal burayı terk edin. Defolun!” 

İttihat ve Terakki’nin azınlıklarında toprak satın alabileceğine dair kanunlar çıkartmasıyla beraber Yahudiler geniş topraklar satın aldı ve Sultan Abdülhamid Han’ın şahsi toprakları yok pahasına Yahduilere satıldı. Birinci Dünya Savaşı’nın nihai hedefi Osmanlı Devletini yıkmak ve Filistinde Yahudi Devletinin kurulmasıydı. Bu amaçla 1916’da Sykes Picot antlaşmasının maddelerine Filistin’de önce beynelmilel bir idare, bilahare Yahudi devleti kurulacak maddesi eklendi. İngilizler, Suriye ve Filistin’i işgal için hızlandılar. İngilizler, 6 Ekim 1917’de Gazze’yi, 10 Aralık 1917’de de Kudüs’ü işgal ettiler. Türk ordusunun burada başarısız olması Yahudilerin Belfour planını gerçekleştirmesine neden oldu. Belfour planı ile Filistin’e Yahudi göçü teşvik edildi, Yahudilerin toprak satın almaları sağlandı, Yahudilerin kültür teşkilatı adında topluluklar kurulması sağlandı. 1922’de de Cemiyeti Akvam bu kararı tasdik etti. 

İngilizlerin hain planlarını Sultan Abdülhamid Han, 33 senelik saltanatında engel olabildi. 1919’da Filistin’de Arapların nüfusu Yahudilerin nüfusunun 16 misline ulaştı. 1932 yılından sonra Hitler’in iktidara gelmesi ve Yahudilere karşı politika izlemesi nedeniyle Filistin’e göçler hızlıca arttı. 1947 yılında ise Yahudilerin sayısı Müslümanların sayısı ile eşit hale gelmiştir. 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.