OSMANLI’NIN İLK CAMİİLERİNDEN VE ADINI KURUCUSUNDAN ALAN OSMAN GAZİ CAMİİ
Ahmet MEŞE
Bilecik Belediyesi Arkeologu Umut Özdemir'in bu haftaki köşe yazısının konusu Osmangazi Camii. Adını kurucusundan alan Osmangazi Camii'nin tarihini ve önemini kaleme alan Özdemir, yine Bileciklilerin soluksuz okuyacağı bir yazı kaleme aldı. Varlığından çok az kalıntı olan Osmangazi Camii'yi anlatan Özdemir, yazısında şunları kaydetti:
" Daha önceki yazılarımda siz değerli okuyucularıma, tarih ve medeniyet şehri Bilecik'in, düşman işgali nedeniyle büyük tahribata uğradığını aktarmıştım. Eski Bilecik yerleşim bölgesinde yüzlerce ev ile birlikte, onlarca tarihi yapının zarar gördüğünü de sizlere arz etmiştim. İşte bu yazımda da bu denilenlere kanıt olacak başka bir tarihi eser hakkında sizlere bilgiler vermeye çalışacağım.
Yazımın başlığında da belirttiğim üzere varlığından çok az kalıntı olan yapı, Osmangazi Camii, Cumhuriyet Mahallesi Eski Bilecik Şehrinin merkezinde olup Orhan Gazi Camii’ne giderken iki tepe arasında kalan küçük bir vadinin ortasında yapay bir platform üzerinde yer almaktadır. Caminin inşa tarihi kesin olmamakla beraber 1330’lu yıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Cami, her ne kadar Osman Gazi adını taşısa da, Bursa esas defterinin 187 numarada kayıtlı Sultan Orhan vakfiyesinde Orhan Gazinin babası adına yaptırmış olduğu kaydedilmektedir. Kazı çalışmasında bulunan 1848 tarihli kitabede Cami'nin, Sultan Orhan’ın Babası Osman Gazi adına yaptırdığı kesin olarak belirtilmektedir.
Kurtuluş Savaşı sırasında kentin yunanlılarca işgal edilmesi sonucu yakılıp harap olan cami, büyük oranda zarar görmüş ve günümüzde kuzey duvarıyla minaresi ve avlu duvarlarından pek azı ayakta kalmıştır. Yapının, eski fotoğraflarından ve kaynaklardan doğu-batı yönünde dikdörtgene yakın bir plana sahip olduğu, ahşap çatılı ve alaturka kiremit kaplı olduğu, kırma taş, kireç kum harcı ve ahşap hatıllı olarak örülen duvarlarının olduğu, minaresinin ise taştan örülmüş dikdörtgen planlı kaidesi, pabucu, tuğla silindirik gövdesi, altta ve üstte bilezikleri, tek şerefesi ve konik külahı bulunduğu rivayet edilmektedir.
Büyük tahribata uğrayarak, ne yazık ki büyük hasar gören cami için elde olan kalıntılara göre duvarları, ahşap hatıllı olarak kırma taş malzemeyle örüldüğü anlaşılmaktadır. Minare, caminin kuzeybatı köşesinde avlu ile bitişik olarak yapılmış ve avlu içinde kalmaktadır. Minare, dikdörtgen kaideli olup kaide kısmı kesme taş, pabuç kısmı almaşık duvar tekniği ile oluşturulmuştur. Pabuç kısmının üstünde ve şerefenin altında ise birer adet bilezik bulunmaktadır. Silindirik gövde tuğla malzemeyle örülmüş olan eserde, tek şerefeli olan minarenin petek kısmı, gövdeye göre daha ince tutulmuş olup minare kurşun konik bir külahla sonlandırılmıştır.
Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ait olan yapının minaresi 2000 yılında restorasyon geçirmiştir. Cami 19. yüzyılda onarım geçirmiş ancak özgün halinden eser kalmamıştır. Caminin ahşap islemeli çok ihtişamlı birer mihrap ve minbere sahip olduğu ve bunların 2. Meşrutiyeti takip eden yıllarda İstanbul’a nakledildiği yörenin yaşlılarınca anlatılmış olsa da yapılan araştırmalarda vakıf depolarında ve Mühimme defterlerinde böyle bir esere rastlanmamıştır. Minare geçen yüzyılda esaslı bir onarım geçirmesine rağmen özgünlüğünden eser kalmamıştır.
19. yüzyılın sonlarında Eski Bilecik yerleşiminde çekilmiş olan fotoğrafta, yapı sağlam ve Osman Gazi caminin iki katlı olduğu görülmektedir.
2008 yılında Bilecik Müzesi Kazı Sorumlusu ve Sanat Tarihçi Erdal Mean tarafından yaklaşık 20 işçi ile Osmangazi Camii kazı çalışması gerçekleştirilmiştir.
Yapılan kazı çalışmasında en önemli buluntulardan birisi, açığa çıkarılan avlu tarafında mermerden kitabe parçalarıdır. Kırık parçalar halinde bulunan kitabe, Celi Ta’lik yazı ile dönemin Osmanlı Türkçesiyle yazılmış olan kitabesi, H 1265 (M1848) tarihli Sultan Abdülmecid dönemine tarihlenir.
Kitabe Metninin Türkçesi
1) ……….Celil olan Allah, iyilik ve güzellikleri
2) ……….olalı, Hayır binasını imar etmek için çok güzel gayret gösterdi.
3) Melekler hayretini görseler şevkatkle kanat açarlar. Aleme şefkat kanatları sürekli gölge ola!
4) Şerefli, temiz atası Osman Han’ın camisini, Bilecik’te emsalsiz bir şekilde……..
5) Allah gücünün alametini güzel ve yüce kıldıkça, düşmanı bunu görünce her zaman sefil ola!
6) Zive Kulu ’Cevher-i Dareyn’i tarih olarak söyledi. Osman Han’ın mabedi benzersiz ve güzel bir şekilde yapıldı. H.1265 M.1848
(Dipnot: Yukarıdaki metninde yer alan 1 ve 2 numaralı dizelerdeki bazı kısımlar tahripten dolayı okunamadığı için nokta nokta şeklinde belirtilmiştir.)
Metruk halde bulunan Osman Gazi Camii Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Bilecik'te, Yunan işgalinde yanan ve zarar gören eserleri gün yüzüne çıkarmak için restorasyon ve konservasyon çalışmalarına başlatıldı.
İşgalde zarar gören ve sadece yıkık minareleri kalan Osmangazi, Akkaldırım, Emirler ve Karacalar camilerinin yanı sıra Emirler ve Süleymanpaşa hamamlarının restorasyonu için de kazılar yapılacak. Türkiye'nin en önemli tarih hazinelerinin bulunduğu Bilecik'te, Yunan işgalinde üç defa yaşanan yangından dolayı bu eserlerin büyük çoğunluğu yok oldu veya harabeye döndü.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yürüttüğü çalışmalarla birçok tarihî eser ayağa kaldırılırken şimdi de Yunanlıların yaktığı 4 cami ve 2 hamam için kazı ve restorasyon çalışmaları başlatıldı.
Bu yazımda katkıları olan çok değerli Bilecik Müzesi Kazı Sorumlusu Sanat Tarihçi Erdal Mean Bey’e paylaşmış olduğu bilgilerden dolayı teşekkür ederim.
Ecdadımızdan bizlere bir taşı dahi kalmış olan eserlerin en azından varlığından haberdar olma adına kaleme aldığım bu yazının siz değerli okuyucularıma katkı sağlaması dileğiyle hoşça kalın.
KAYNAKÇA
Mean Erdal, 2011, Bilecik Osman Gazi Camii Kazısı
Ünal Selma, 2008, Bilecik’te Osmanlı Dönemi Yapıları, Konya"
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.