RAMAZAN-I ŞERİF’İ BEKLERKEN

Recep, Şaban ve Ramazan aylarını kapsayan 3 ayları yaşıyoruz. Bizler Türk Milleti olarak İslamiyeti kabul ettiğimiz andan itibaren dinimizin emir ve yasaklarını hayat kültürümüzün kuralları olarak benimsemişiz. Üç ayları da manevi duyguları yüksek bir şekilde yaşamışız. Bu yılda, Recep ayının girmesine sayılı günler kala herkesin birbirine üç ayların başlayacağını hatırlatması ve arkasından 15 Mayıs’ta Miraç Kandilini kutlamasına büyük bir hazla katıldım. 1 Haziran’da  kutlayacağımız Berat Kandilinin de şimdiden bütün Müslümanlara hayırlı olmasını diliyorum. Üç ayların girdiğinin farkında bile olmayan Müslümanlarında kandil günlerinin kutlandığını görünce biraz farkında olduklarını görüyoruz. 

Ramazan Ayı’na yaklaşıyoruz. Peygamber Efendimiz’den bizlere kalan güzel bir sünnet “mukabele” bir gelenek halinde devam etmekte. Halkımız Ramazan Ayı için mukabele hazırlıklarına başladı. Ramazan-ı Şerif’e hazırlanmak bile insanlarımıza mutluluk, yaşaması daha da huzur veriyor. Tabi ki yaşayabilenler için geçerli bu söylediklerim. %99’u Müslüman ve İslam ülkesi olan Türkiye’mizde Ramazan Ayını yaşadığımız günlerde, bize emredilen emir ve yasakları hiçe sayan ve inançlarını yaşamakta olan Müslümanları yok sayan kişileri görmüşsünüzdür. Saygısızca yiyip içen kişiler inançlı kişileri içten yaralıyor. Sokakta oynayan oruç tutamayacak yaştaki çocuklara bile Ramazan ayında dışarıda bir şey yedirilip içirilmezdi. Ramazan Ayı’na ve oruçlu olanlara saygı gösterilirdi. Bu vesile ile de çocuğa büyüyünce nasıl davranacağı hakkında örnek gösterilmiş olurdu. Günümüzde saygıdan bi haber yaşayanların Ramazan Ayı’nda orucunu tutan Müslümanların arasında yiyip içmelerinin sebebi nedir acaba? Kendilerince bahaneleri mi var? Yoksa bir cesaret gösterisi mi? Peki öyleyse kime karşı cesaret ve ne için cesaret?

İnşallah bu Ramazan Ayı’nda bu gibi cesur(!) insanlara rastlamayız. Sevgi, saygı ve huzur içinde bir Ramazan geçirmek dileğiyle. Hoşçakalın…