RECEBiM RECEBiM; SARI LiRA VERECEĞiM!..

RECEBiM RECEBiM; SARI LiRA VERECEĞiM!..

(Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucunda, Erdoğan’la ilgili bir yazımı hatırladım… “Eski defterleri” karıştırdım ve okuduğu bir şiir sebebi ile hapse atılışı üzerine kaleme aldığım yazımı buldum. 17 sene önce yazmışım… O yazıyı, bugün tekrar neşretmenin ayrı bir önemi olacağını düşünerek, aynı başlıkla ve aynen takdirlerinize sunuyorum)

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı cezalandırma sebebi Ziya Gökalp’ın şiiri:

Minareler süngü,

Kubbeler miğfer,

Cami kışlamızdır,

Mü'minler asker...

Gökalp; rejimin partisi CHP’nin ilk tüzüğünü hazırlayan, rejimin temel prensiplerini belirleyen, Atatürk’ün görüş ve fikirlerinden etkilendiğini apaçık belirttiği kişi... Bu şiirin de içinde bulunduğu bütün eserleri devlet tarafından basılmış, dağıtılmış, satılmış (ve satılmakta) olan bir fikir adamı. Ders kitaplarında baş köşede... Bu şiirin de içinde bulunduğu eserleri, devlet tarafından öğretmen ve öğrencilere “tavsiye” edilmiş... Sınıfta bir öğretmen bu şiirleri okusa, ceza alması bir yana, devletin tavsiye ettiği işi yapmış olacak... Onun mısralarına konuşmada yer vermek, nasıl suç olmuştur, anlaşılır gibi değil.

Kararı değerlendirmekten mühim, usül yönünden bir hususu dile getirmeliyiz...

Başkanı cezalandırmadan önce, eserin sahibi için tevkif müzekkeresi kesmek gerekirdi. Bir başbakanı asıp, seneler sonra da itibarını iade edenler için bu zor olmasa gerek. Sonra onun eserlerinin basılması, satılması, ders kitaplarına alınması kararını alan ve uygulayan devlet görevlilerinin 10 ayla yetinilmeyen cezalara çarptırılmış olması lâzım... Ancak ondan sonra Başkanımıza sıra... Hayır!.. Dahası var... CHP kapatılmalı... O zaman... O zaman bile daha Başkan’a sıra gelmez... Güçleri yetiyorsa, Gökalp’ın fikirlerinden etkilenenler için tavır belirlemeliler... Ondan sonra halkın “Recebim, Recebim; sarı lira vereceğim” diye türküler söyleyecek kadar sevdiği Başkanının boynu kıldan ince...

Recep Bey aslında, düşüncelerine katılmadığı bir fikir adamından işe yarar bir kırıntı buldum diye alıntı yaptığı için manevî bir cezaya uğramıştır bizce... Buna rağmen mahkûmiyet kararını bir şeref levhası olarak evinin en mutena köşesine asmalıdır. Hattâ kefenine konmasını, onunla gömülmesini bile vasiyet etmelidir. Soygunların, hırsızlıkların ayyuka çıktığı bir dönemde bile (başka suç bulunamamış demek ki) tertemiz oluşunun ve halkın gönlünde “Başkan” (başbakan) olmasının bir belgesidir zira...

Karar onaylanınca halkın “Başkana” desteğini ve kendisinin tavırlarını görünce “pişiyor” diye düşündüm. Onu cemiyetten koparmak isteyenler, Türk milletine bir lider kazandırıyorlar. O başarılı olmasa bile, bu iş onunla bitmez. Menderes, Özal ve Erdoğan basamakları bunu gösteriyor.

 

NOT:

●Ak Parti, 14 Ağustos 2001’de kuruldu. Bu yazı Ak Parti’nin kuruluşundan 4 sene önce kaleme alındı.

●Bu yazı, 03.10.1998 tarihinde (Ak Parti’nin kuruluşundan 3 sene önce) “PİŞİYOR” başlığı ile aşağıdaki paragraf eklenerek yeniden neşredildi:

“Recep Tayyip Erdoğan’ı; beklendiği gibi cezasını onayladılar ve siyasetten menettiler. Böylece halkın en çok desteklediği idareci, ‘halk idaresinin olduğu’ söylenen bir memlekette, meclisinin duvarında ‘Hâkimiyet kayıtsız, şartsız milletindir!’ yazdığı halde; halkın seçtiği mevkiden, ‘halka rağmen’ en büyük şehrin başkanlığından uzaklaştırıldı.

Baktım da, daha önce yaptığım değerlendirme bugünün şartlarına uyuyor. Mahkûm edildiği sırada yazdığım “Recebim Recebim/Sarı lira vereceğim” başlıklı yazımı bu sebeple tekrar sunuyorum:”

 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.