TALİMATLAR HAVADA KALMASIN
Sinan ÖNCE
İl İdare Şube Başkanları toplantısı il genel meclisi salonunda gerçekleşti. 16 Ekim Perşembe günü saat:13:30'da başlayan toplantı Vali Ahmet Hamdi Nayir başkanlığında yapıldı. Vali Nayir toplantı açılışında yaptığı konuşmada kamuda yönetici olmanın öneminden bahsederek toplantıya katılan kurum amirlerine bir dizi talimatlar verdi.
Vali Nayir ekip çalışmasının önemine vurgu yaparak günümüzde şahsi başarıların çok fazla itibar görmediğini anlattı. Günümüzde idarecilerin artık kendilerinin kara alıp, uygulayan kişiler olmaktan çıktığını ifade eden Vali Nayir, "Buna yönetişim diyoruz. Sizlerden beklenen de karar mekanizmalarını mutlaka ekiplerinizi dahil ediniz." dedi. Vali Nayir elde edilen başarının mutlaka ekiple paylaşılması gerektiğini de söyledi. İdarecinin mutlaka hakkaniyet ve adalet prensibine uyması gerektiği anlatan Nayir, idarecilerin iletişime açık olması gerektiğinin de altını çizdi.
Disiplinin hiçbir zaman asık surat olmadığını belirten Vali Ahmet Hamdi Nayir: "Onun için idareciler ekiplerini birer makina olarak görmemeli. Birer insan olduğunun farkında olmalı. Onların insani özelliklerini onlarla kurulacak olan irtibatta da dikkate alınmalı. Yeri geldiğin de bir tebessümle yeri geldiğinde bir anektotla konu daha farklı bir sohbet ortamına aktarılabilir. Onlarla bunlar paylaşılabilmelidir. Yoksa bir makina olduğu düşünüldüğünde karşı tarafın tepkisi de aynı şekilde olacaktır." dedi.
Vali Nayir ayrıca idarecilerin takdirleri aleni şekilde, tenkit varsa onu da başa baş kaldığında yapmaya çalışmaları gerektiğini vurgulayarak; "İdareci hem tebessüm edebilmeli, hem de ekibinin tebessüm etmesine fırsat vermelidir." dedi.
Vali Nayir, yıl sonuna yaklaştığımız şu günlerde kurumların ödeneklerini kontrol etmesi talimatını verirken ayrıca üst makamlara onaya gelen evraklarda mutlaka mevzuat gerekleri belirtilmesi gerektiğini söyledi. Nayir son olarak kurumlar tarafından düzenlenen her davetiyede valinin adının bulunması gerekmediğini belirterek; "Her kurum kendi davetiyesini kendi imzası ile gönderebilir" dedi.
Vali Ahmet Hamdi Nayir konuşmasında şu cümlelere yer verdi: "Belli periyotlarla ilimizin idare şube başkanlarıyla toplantılar yapıp, yürütülen hizmetler hakkında genel paylaşımlarımızı yapıyoruz.
Bunlarda da genel adetimiz İl Koordinasyon Kurulu toplantıları öncesine denk getirip hazır buraya gelinmişken ikinci bir gayrete gerek olunmaksızın arkadaşlarımızı buradaki paylaşımlarımızı yapıyoruz.
Şuan salonda bulunan arkadaşlarımız ilçe kaymakamlarımızda dahil olmak üzere merkezi yönetimin taşra teşkilatları olarak Bilecik ilimizdeki kamu hizmetlerinin kalitesi sizlerin gayretine ve başarısına bağlıdır dersek yalnış bir cümle kurmuş olmayız.
"BİRİM AMİRLERİMİZE ÖNEMLİ SORUMLULUK DÜŞMEKTEDİR"
Kamuda yönetici olmak bir hak olduğu gibi sizlere belli haklar getirdiği gibi belli sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Kamuda yöneticilik yapan arkadaşlarımız yalnızca kendi çalıştıklarından sorumlu olmak ötesinde emrinde bulunduğu kişiler beraber çalıştıkları ekip arkadaşlarınının başarılarından yaptıklarından veya yapamadıklarından sorumlu olmaktadırlar. Onun için başta ben olmak üzere birim amirlerimize ilçe kaymakamlarımıza önemli bir sorumluluk düşmektedir. Bu ilimizde yürütülecek olan kamu hizmetlerinin genel başarısını genel uyumunu sağlayacak olan bir husustur.
"YÖNETİMDEKİ BAŞARI, EKİP BAŞARISIDIR"
Yönetimdeki başarı artık ekip başarısıdır. Şahsi başarılar bu dönemde çok fazla itibar görmemektedir. Şahıs dahi de olsa ekibi iyi değilse, ekibinden beklenen başarı elde edilemiyorsa idarede başarıdan bahsetmek mümkün değildir. Bu amaca yönelik olarak bizim mevzuatımızda da idareci kişilere bir başka sorumluluk yüklemiş. Takip ve denetim sorumluluğu yüklemiş. İşinizi yaparken aynı zamanda emrinizde bulunan kişilerin kendi işlerini ne derece yapıp yapmadıkları amirler tarafından denetlenecektir, kontrol edilecektir. İdarecinin en önemli sorumluluklarından biri. Kendisi çok iyi çalışıyor ama ekibinin çalıştıklarıyla ilgilenmiyorsa o birimde istenen başarıyı elde etmek mümkün değildir. Bir idareci bu takip ve denetim sorumluluğunu yerine getirirkende insani olarak uyması gereken idari kabiliyetler olarak yerine getirmesi gereken önemli hususların varlığından da haberdarız. Herşeyden önce idarecilerimiz kendi emri altındaki kişileri iyi tanımalı onların kabileytlerini bilmeli, onların kabilyetlerini geliştirmeye yönelik de gayretler içerisinde olmalıdır. Eğer bir kabiliyet var o bilinmiyorsa idareye de aksamayacaktır yansımayacaktır. Dolayısıyla biz o kabilyetten istifade edemeyeceğiz demektir. Geliştirilebilecek bir kabileyet var ama geliştirilmemişse o memurumuzun bu kabilyetinden vatandaşımızın toplumumuzun bir hizmet olarak istifadesi söz konusu olmayacaktır. Burada bize düşen önemli bir görev. Eğer ekibimizi tanıyorsak onun kabiliyetlerinden haberdarsak ondan istifade edeceğiz. Ekibimizin geliştirilebilir bir kabiliyetinden haberdarsak buna ait hizmet içi eğitim veya başka yollarla bu kabiliyeti geliştiriyorsak yine bu hizmet olarak vatandaşımıza bizim faaliyet alanımıza yanısayacak ve ondan istifade edeceğiz. Herşeyden önce idareci ekibinin kıymetini bilmeli. Onu koruyabilmeli. Onunla ilgili yapabileceği önünü açabilecek çalışmaları yapabilmelidir.
"YÖNETİŞİM"
Çağımızda yönetim konusu yönetişim haline dönüşmüştür. İdareciler yalnızca kendileri karar alıp uygulayan kişiler olmaktan çıkıyor kendi ekibiyle birlikte karar alma mekanizmalarını geliştiriyorlar. Buna yönetişim diyoruz. Sizlerden beklenen de karar mekanizmalarını mutlaka ekiplerinizi dahil ediniz.
"BAŞARI VARSA, EKİPLE PAYLAŞMAK LAZIM"
Elde edilen bir başarısı varsa bunu ekiple paylaşmak lazım. Kıskanılacak pozisyonlar mutlaka engellemeyi de beraberinde getirir. Eğer birim amiri "Ben bunu başardım" diyorsa ekibiyle de paylaşmıyorsa sürdürülebilir bir başarı olmaktan uzak olur. Dolayısıyla elde edilen başarılarında personelle ekiple mutlaka paylaşılması lazım. Hatta katkısı olmayanla da paylaşmak lazım. En sonun da şu noktaya gelir; "Ya bana da teşekkür edildiğine göre, benim de birşeyler yapmam lazım" düşüncesi o başarıda pay sahibi olmayan kişiye de mutlaka olumlu tesir edecektir. Bunlar arkadaşlarımızın memuriyet tecrübelerinde de zannediyorum destekleyecekleri örneklerini yaşadıkları husulardır.
ÖDÜL VE CEZA PRENSİPLERİ
İdaraci mutlaka hakkaniyet ve adalet prensibine uymalı, kendi personeli arasında yürüttüğü hizmete muhattap olan vatandaşlar arasında tarafsız davranmalı, mevzuatın hükmettiği hususları bu şekilde yerine getirmelidir. İdarecilerimiz mutlaka bu hakkaniyet ve adalet prensibi gereği çalışanla çalışmayanı da ayırt edebilmelidir. Bunlar önceki toplantılarımız da da zaman zaman bahsettim. Ödül ve ceza prensiplerini anında yerine getirecek çalışanı, çalıştığını farkettiğimizi bilecek şekilde ödüllendirecek. Çalışmayanla ilgili de mevzuatımızda varolan husuları yerine getirecektir.
"İLETİŞİME AÇIK OLUN"
İdarecilerimiz iletişime açık olmalıdır. Kendi ekibinden gelecek teklifleri önerileri aralarına duvar örerek engellememelidir. O rahatlığı sağlamalıdır. Ekibiyle yürüttüğü çalışmada varsa bir problem kendisine intikaline fırsat vermelidir. Yoksa ben biliyorum dediğinde, alt taraftaki problemler büyüdüğünde haberdar olduğunda çözümü güç bir noktaya gelmiş olur.
"DİSİPLİN ASIK SURAT DEĞİLDİR"
Disiplin hiçbir zaman asık surat değildir. Disiplin yürütülen faaliyetlerden elde edilmesi gereken sonuçların en mükemmel elde edilmesine uygun bir sistemin kurulabilmesidir. Yeri geldiğinde mütebessim bir çehre de bunu sağlar, illa biz asık bir suratla iş yaptığımızda disiplinli bir görüntü vermiş olmayız. Önemli olan bizim yürüttüğümüz faaliyetlerden istediğimiz sonucu ne derece elde edebilmemize bağlıdır.
Onun için idareciler ekiplerini birer makina olarak görmemeli. Birer insan olduğunun farkında olmalı. Onların insani özelliklerini onlarla kurulacak olan irtibatta da dikkate alınmalı. Yeri geldiğin de bir tebessümle yeri geldiğinde bir anektotla konu daha farklı bir sohbet ortamına aktarılabilir. Onlarla bunlar paylaşılabilmelidir. Yoksa bir makina olduğu düşünüldüğünde karşı tarafın tepkisi de aynı şekilde olacaktır.
"TAKDİRİ ALENİ ŞEKİLDE YAPIN"
Olabildiğince takdirleri aleni şekilde yapmalı, tenkit varsa onu başa baş kaldığında yapmaya çalışmalıdır. Buda insani bir özellik. Grup içerisinde yapılan bir tenkitlerin çok fazla yapıcı olduğuna ben şahit olmadım. Ama grup içerisinde takdiri yapıp, tenkiti bire bir kaldığımızda "Şu husularda da eksiğini görüyorum" diye tamamlamaya çalışmak bizim idarecilik mesleğinde olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum.
İdareci olmakla biz herşeyi biliyor manası çıkmasın. Bizim bilmediğimiz bir çok konu olacaktır. Ama bize düşen görev bilmediğimiz konuları da öğrenme azminde olmalyız. Yani idareci yeniliklere, gelişmelere, bilmediği konuları öğrenmeye de açık olmalıdır.
İdareci hem tebessüm edebilmeli, hem de ekibinin tebessüm etmesine fırsat vermelidir. İnsani bir özellik olarak.
"KURUMLAR ARASI İŞBİRLİĞİNİN DEVAMINI SAĞLAYIN"
Kurumlar arası işbirliği ve dayanışmanın devamını sağlamak, geliştirilmesini sağlamak. Bundan şu mana çıkmasın "Ben burada kurumlar arası işbirliğini görmüyorum, onun için bunu söylüyorum" manası çıkmasın. Gördüğümüz husuları da takdir etmek bakımından söylüyorum. Kurumlar arası işbirliği genel devlet düzeni içerisinde bizim en ihtiyaç duyduğumuz husulardan. Yardımlaşma en önemli ihtiyaç duyduğumuz husulardan. Kamu olarak aynı kazandan kepçelerle payımızı alıyoruz. Bir tarafta bir fazlalık varsa diğer tarafa bunu aktarmada diğer tarafın bunu istifadesinde bir güzellik gereklilik vardır. Onun için bir kıskançlık içinde olmayıp kendi imkanlarımızı diğer kuruluşlarla paylaşarak gönül gücünün artmasına fayda sağlayacak bir yapı içerisinde olmalıyız.
Arkadaşlarımızın birer hedefi olmalı. Bir stratejik plan içerisinde nereye ulaşmaya çalışıyoruz hedefini önlerine koyup bunu ekibiyle paylaşıp hedefe ulaşmak için bir gayret içerisinde olmalı. Her bir birim bu hedefi önüne koyup bu hedefe ait çalışmalarını yürütmeli.
"ÇALIŞMALARIN HEDEFİ İNSAN"
Yürüttüğümüz çalışmaların temel hedefi insan. Dolayısıyla insan odaklı çalışmakta o hedefe yaklaşmak için bizden istifade edecek kişilerin yerine koyarak "Ben olsaydım burada ne tür bir hizmet beklerdim" diye o hizmetin karşılığına o şekilde karar vermekte bizim için önemli bir görev.
Üzerinde yaşadığımız toprakların dünyaya hediye ettiği bir slogandır, ilkedir, "İnsani yaşat ki; devlet yaşasın" felsefesi. Kamunun her aşamasında bizim ihtiyacımız olan bize yön gösterecek olan bir unsurdur.
"ÖDENEKLERİNİZİ KONTROL EDİN"
Yıl sonuna doğru yaklaşıyoruz, ödeneklerimizi kontrol edelim. Gelmiş ama kullanılmamış ödenekleri tasarruflara da dikkat ederek ama ihtiyaçlarımızı da göz önüne alarak mutlaka değerlendirelim. Bazen ödeneğin kullanılmamış olması bir sonraki yılın ödeneğine de olumsuz tesir ediyor. Ama bunun manası hiçbir zaman şöyle çıkmasın; ihtiyaç olmadığı halde bunu kullanım ki gelecek yılın ödeneği kesilmesin şeklinde olmasın. İhtiyaç varsa gelecek yılın ödeneği de düşünülerek buna da bir gayret içerisinde olmuş olalım.
"EVRAKLARDA MEVZUAT GEREKLERİ BELİRTİLSİN"
Üst makamlara onaya gelen evraklarda mutlaka mevzuat gerekleri belirtilsin. Şu mevzuata göre onayınız isteniyor denilsin. Yoksa zaman alıcı, onun gereğini üst makam araştırıcı bir durumu ortaya çıkıyor. Bizden hangi konuda onay isteniyorsa şu kanunun şu maddesi gereğince onayınıza izninize ihtiyaç vardır diye bu belirtilsin.
"DAVETİYELERDE VALİNİN ADININ BULUNMASI GEREKMİYOR"
Yürttüğünüz faaliyetlerin tanıtımında, düzenlediğiniz törenlerin katılımı gereken davetiyelerin önemi büyük. Kurumların bu tür faaliyetlerine diğer kurumlarda destek versin. Yalnız sık tekrarlanan bazı hatalardan bir tanesi her davetiyede valinin adının bulunması gerekmiyor. Eğer benim adım kullanılacaksa o törende ben var olmalıyım. Benim adıma giden bir davetiyeden dolayı "Sayın valimiz davet etmiş, örneğin garnizon komutanımız, belediye başkanımız, bu davete icabet ediyorum" deyip geldiğinde ben orada olmassam bu bizim için eksiklik olur. Onun için bazen bana danışılmadan hazırlanan davetiyelerin sıkıntısını yaşıyorum. Hem bana danışılmamış o davetiyeyi yeniden bastırmak sıkıntı, dağıtılmışsa yeniden toplamak sıkıntı. Bu sefer ben kendi programımı o davetiyeye göre hazırlamak durumunda kalıyorum. Onun için her kurum kendi davetiyesini kendi imzası ile gönderebilir. Ama önemini kıymetini biraz daha vurgulamak için sayın valimiz davet etsin diyorlarsa benim orada imzamı adımın bulunmasını istiyorlarsa mutlaka paylaşsınlar. Vali yardımcılarımızla da paylaşsınlar ki burada bir sıkıntı yaşamayalım." dedi.
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.