TARİHTEN GÜNÜMÜZE BİLECİK (BİZANS DÖNEMİ)
Sinem SAMUR
Bilecik Belediyesi Arkeologu Umut Özdemir'in bu haftaki yazısının konusu Bilecik'in Bizans Dönemi'ndeki durumu. Bilecik'in tarih sahnesinde hangi medeniyetlere ev sahipliği yaptığını sırasıyla anlatmaya başlayan Özdemir, bu haftaki yazısında şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz hafta kaleme aldığım yazıda, üzerinde yaşamaktan gurur duyduğumuz Bilecik'in adının, nereden geldiğini ve ne anlamlar taşıdığını siz değerli okuyucularıma aktarmıştım. Bu yazımda ise Bilecik'in tarih sahnesinde sırasıyla hangi medeniyetlere ev sahipliği yaptığını sizlerle paylaşacağım.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere Bilecik, Bizans döneminde Belekoma olarak biliniyor. Belekoma ismiyle bilinen kent, şimdiki Bilecik’in doğusunda, Hamsu ve Tabakhane dereleri arasındaki bir kaya çıkıntısı üzerinde inşa edilen Belekoma kalesi çevresinde kurulmuştur.
M.Ö. 1950 Trakya kavimlerinden Thynler ile başlayan medeniyet yolculuğu devamında sırasıyla Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Makedonya, Bitinya Krallığı, Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu dünya tarihine yön vermiş uygarlıklar, tarihin beşiği Bilecik’e hakim olmuş, yaşamış olan medeniyetlerdir.
Bizans İmparatorluğundan önce M.Ö. 74 yılında Romalıların hakimiyetine girmiş olan şehir, uzun yıllar Romalılar tarafından yönetilmiştir. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun Batı Roma ve Doğu Roma olarak ikiye ayrılmasından sonra 1299 Osmanlı hakimiyetine kadar Bilecik, Doğu Roma olarak bilinen Bizans yönetimine geçmiştir. Bizans döneminde Belekoma kalesi, Bilecik’te inşa edilmiştir. Bilecik, Bizans İmparatorluğu sınırları içerisinde kalmış ve tekfurluk olmuştur. Bu dönemde Belekoma, Malagina, Mesosnesos önde gelen ve adlarına sık rastlanan Bizans yerleşimlerinin var olduğu ve yeni yerleşimlerin kurulduğu ya da eski yerleşimlerin gelişerek yaşamını sürdürdüğü de görülür.
Bilecik, Müslümanların Anadolu’ya gelmelerine kadar Bizans hâkimiyetinde kaldı. Bizans İmparatorluğunun sevk ve idaresi altında bulunan Bilecik’e hakim olan ilk Müslüman topluluklar ise kısa bir süre Emeviler ve Abbasiler olmuştur. Çevresi kale ile korunan Belekoma kenti, tarih içerisinde Bizanslılar-Emeviler ile Bizanslılar ve Abbasiler arasında bir kaç kez el değiştirmesine karşın, bölgede Bizanslı Beyler egemenliklerini sürdürmüşlerdir.
Emeviler Muaviye döneminde 673-678 yıllarında, Abbasiler ise Halife Harun Reşid döneminde 794-797 yıllarında başta Bilecik olmak üzere Söğüt ve Bozüyük, Müslümanların idaresine geçmiştir. Halife Harun Reşid ve Bizans yönetimi ile yapılan anlaşma sonrası Bilecik, tekrar Bizans hakimiyetine geçmiş. Daha sonraki dönemlerde Bilecik’i bir Bizans kenti olarak görüyoruz.
Bilecik, Bizans’ın ileri bir karakolu olarak sık sık Selçuklu akınlarına da hedef olmuş ve 11-13. yüzyıllar arasında Bizans-Selçuklu mücadelesine sahne olmuştur. 26 Ağustos 1071 Anadolu’nun Türklere açıldığı Muş yakınlarındaki Malazgirt ovasında yapılan Malazgirt savaşında Selçuklu ordusu Bizansı yenilgiye uğratmasıyla Selçuklu egemenliğine geçmiş. Haçlıların 1097 yılında İznik, Bilecik ve Yenişehir’i tekrar ele geçirmesiyle tekrar Bizans hakimiyetine geçmiştir. Daha sonraki dönemlerde tekrar karşı karşıya gelecek olan Selçuklu ve Bizanslılar, Selçukluların bir boyu olan Kayıların bir bölümü Ertuğrul Bey yönetiminde batıya doğru ilerleyerek Söğüt ilçesi ve çevresine gelmişlerdir. Osmanlı Vaka-i namelerinde Kayıların Söğüt ve çevresine yerleşme tarihi olarak 1230’lu yıllar gösterilmektedir. 1231 yılında İznik İmparatoru Selçuklu sınırına tecavüz edince Selçuklu Sultanı I. Aleaddin Keykubat, Bizanslılara karşı bir sefer düzenlemiş ve Ertuğrul Bey de bu sefere bir akıncı olarak katılmıştı. Selçuklu ve Bizans orduları, Sultanönü mevkiinde meydana gelen savaşın sonucunda Bizans ordusu yenilmiş, Karacadağ ve Söğüt Büyük, Selçuklu Devleti’nin eline geçmiştir. I. Aleaddin Keykubat Belekoma (Bilecik) Tekfurunu vergiye bağladı ve savaşta büyük yararlıklar gösteren Ertuğrul Bey’e Söğüt’ü mülk, Domaniç’i de yaylak olarak verdi. Böylelikle 600 yılı aşkın hüküm sürecek olan Osmanlı İmparatorluğu dönemi artık burada başlamaktadır.
Yazıda da belirtildiği üzere, onlarca kavim, devlet ve millete mekan olmuş Bilecik, gerçekten stratejik olarak büyük öneme sahip olmasının yanı sıra, tarihi özellikleri ve doğal güzellikleriyle adeta hep, taşlanan bir meyve olmuştur.
Millet olarak, her zaman bu önemin farkında olmak dileğiyle hoşça kalın."
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.