VAN, VALİSİNİ UNUTMAMIŞ
Mücahid ERDAL
Basın Yayın Enformasyon Bursa İl Müdürlüğü’nün daveti üzerine Van gezimiz devam ediyor. Vanlı gazetecilerden tutun halka kadar Van Valiliği yapan ve şu an Bursa Valisi Münir Karoğlu’ndan herkes övgüyle bahsediyor. Vanlılar Münir Karaloğlu’ndan bahsederken “O kuşların, balıkların, çiçeklerin de Valisiydi” diyorlar. Bir önceki dönem Van Valiliği yapmış bir insanın arkasından bu kadar hayır dua ile söz edilmesi beni de mutlu etti.
Van gezimize devam ediyoruz. Akdamar Adasında Akdamar Kilisesini geziyoruz. Meslektaşımız ve rehberimiz Mehmet Emin Toktaş Akdamar Kilisesi önündeki Manastır ile ilgili bilgi vermeye devam ediyor. Mehmet Emin Toktaş Manastır konusunda ise şöyle dedi: “Manastır topluluğunun tarihi IX. yüzyıla kadar inmektedir. Daha sonra 1462'de yenilenen kilise, 1703'teki depremde zarar gördüğünden 1712-1720 tarihleri arasında tekrar onarım geçirmiştir.
Kilise, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir alana oturmaktadır. Ortadaki merkezi kubbe, batıdan iki serbest ayak ve doğudan apsis duvarına dayanan dört yöndeki kemerlerle taşınmaktadır. Doğudaki ap¬sis beş köşeli olup, iki yanında hücreler bulunmaktadır. Batı taraftaki haç kolunu örten kubbe ise, kaburgalı olarak düzenlenmiştir. Merkezi kubbe dışa yüksek kasnaklı piramidal bir külah şeklinde yansımıştır. Batı ve kuzey cepheye açılmış iki kapı vasıtasıyla giriş sağlanmaktadır. Bunlardan batıdaki portal şeklinde bir düzenleme göstermektedir. Kesme taş malzeme kilisenin tamamında kullanılmıştır.
Batı tarafına eklenen jamaton ise, kare planlı ve dokuz bölümlü olarak düzenlenmiştir. Bölümlerin üzeri aynalı çapraz tonozlarla örtülmüştür.
Batı cephesindeki dışa taşıntılı girişin üzeri çan kulesi olarak tertip edilmiştir. Alttaki kapı mukarnas kavsaralarıdır. Bu kısımda da yer yer iki renkli düzgün kesme taş malzeme görülmektedir.
Kilisenin içerisini de günümüzde büyük ölçüde bozulmuş olan freskler süslemektedir. Bu fresklerde genel olarak Hz. İsa ile ilgili konular işlenmiştir.
Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilen yapıda, dış cepheleri süsleyen mimari plastik, kiliseye etkin bir görünüm kazandırmaktadır. Abbasi yoluyla Orta Asya Türk sanatı etkilerini de üzerinde barındırması önemini arttırmaktadır.”
Akdamar kilisesinin bir de hikayesi var
Akdamar kilisesinin bir de hikayesi var. Akdamar Kilisesinin hikayesi konusunda Mehmet Emin Toktaş şöyle anlattı: “Adada yaşayan Papazlardan birinin "TAMARA" adlı genç ve güzel bir kızı varmış. Tamara karşı kıyıda yaşayan bir kürt çobana aşık olmuştur. Bu gençler haftanın belirli günlerinde gizlice buluşup konuşurlarmış. Bu buluşma her defasında Tamara'nın çobana ışık göstererek ona yol göstermesi ile olurmuş. Işığı gören çoban onu takip ederek adaya çıkarmış. Bir gün nasıl oluyorsa bu ilişkiden Tamaranın babasının haberi olur. Daha sonra kızına baskı yapıp işin aslını öğrenen babası Tamara'yı bir odaya hapseder. Çobanın geleceği günü tesbit eden babası beklenen günde çobanı gözetler ve onun geliş saatini ayarlar.
Işıkla işaretini alan çoban göle girip ışığa doğru yüzmeye başlar, adaya yaklaşan çoban, ışığa doğru yüzmektedir. Ancak ışık hep yer değiştirmektedir ve belirli bir yerde durmamaktadır.Sonunda ışık sahilde bir yerde durar ve çobanda oraya doğru yönelir ne varki çoban yorgunluktan bitap düşmüştür vede onu taşlı sopalı birde sürpriz beklemektedir. Bunu farkeden çoban gerisince yüzmek istemişse bile buna gücü kalmamıştır.Yorgunluk, taş ve sopaların etkisi ile çoban sulara batıp çıkmaya başlar. Son nefesinde, batmadan öncede Ah… TAMARA diye inleyerek gölün mavi sularına gömülmüştür.
Bu öykü o günlerden günümüze hep anlatıladurmaktadır. Önce adanın adı AHTAMARA iken zamanla dil evrelerinden dolayı günümüze AKDAMAR olarak gelmiş ve halen ada bu adla zikredilmektedir.
Akdamar adasını gezdikten sonra Van denizine de girdik. Aslında gireceğimden değil ama suyunun şifalı olduğu, cilt hastalıklarına iyi geldiği, çamaşırların deterjan kullanmadan yıkanabildiğini yine televizyonlardan dinlemiştim. Onun için Van denizine girmek istedim.
Gerçekten çok değişik bir suyu var, çok tuzlu ve sodalı. İnsanın cildinde değişik bir sıvı varmış hissi veriyor. Günün yorgunluğundan sonra mıdır bilemiyorum ama suya girip çıktıktan sonra kendime geldim diyebilirim.
Akdamar adasından sonra tekrar tekne ile Gevaş’a geldik. Gevaş’dan sonra Van girişinde bir mesira alanında durduk. Van denizi kıyısında güzel bir tesis. Burada köfte ekmek yedik, devamında çay kahve içerken Van gazeteci arkadaşlar ile sohbet ettik.
“Vali Münir Karaloğlu balıkların, kuşların, çiçeklerin de valisiydi”
Sohbet esnasında Van’ın sosyo ekonomik yapısı hakkında sohbetimiz yoğunlaştı. Arkadaşlar hizmet istiyor, yatırım ve istihdam istiyor. Bir önceki dönemde Van Valisi olan ve şu an Bursa’da Valilik yapan Münir Karaloğlu’ndan çok memnunlar.
Oturduğumuz parkın Bursa Valisi Münir Karaloğlu’nun Van Valiliği yaptığı sırada yaptırdığını söylediler. Vali Karaloğlu’nun Van’a büyük hizmetlerinin olduğunu tekstil üzerine sanayi bölgesi kurulduğunu, istihdam için canla başla çalıştığını, Van’ın tanıtılması yönünde büyük hizmetlerinin olduğunu anlattılar.
Daha önce görev yapmış bir kişiden bu derece övgüyle bahsedilmesinden ben de çok mutlu oldum. Oturduğumuz park alanının bataklıktan ibaret olduğunu söyleyen gazeteci arkadaşım göreve geldikten sonra bu alanın mesire alanına çevrilmesi için proje çalışması başlatıp yapımını kısa zamanda gerçekleştirdiğini söyledi. Sn. Vali daha önce Kocaeli Belediyesinde genel sekreter olarak çalışmış. Oradaki bilgi birikimini ve tecrübesini de kullanarak Van’a güzel projeler ve yatırımlar kazandırmış.
Vali Bey’den övgüyle bahsederken bürokrasiyi çok hızlı çalıştırdığını, vatandaşı bekletmediğini, daire müdürleri üzerinde disiplin sağladığını, kendi hızına ayak uyduramayan daire müdürlerini görevden aldığını takdirle anlattılar.
Vali Münir Karaloğlu’ndan bahsederken arkadaşlar “Vali Münir Karoloğlu kuşların, balıkların, çiçeklerin de valisiydi” diyerek bahsettiler.
Vanlı bir gazeteci arkadaşım Van’daki istihdama ve ekonomiye dikkat çekti. Vanet’in özelleştirilmesinin, Vanyem’in özelleştirilmesinin büyük bir hata olduğunu söyledi. Van’da hayvancılığın Vanyem ve Vanet’in sayesinde ayakta kaldığını, bu kurumlarda çok sayıda insanın çalıştığını, ekonomik bir döngü oluşturduğunu, ancak bu kurumların özelleştirilmesinden sonra özel sektörün eline düşen üreticinin bir müddet sonra para kazanamadığını söyledi.
Devamında bu kurumlarda çalışan memur ve işçilerin sosyal güvence ile ailesine ekmek götürürken özelleştirdikten sonra çok sayıda ailenin böyle bir istihdamdan mahrum olduğu anlatıldı.
Devletin Van’daki Kamu İktisadi Teşebbüslerini sadece kar eden zarar eden bir tesis olarak görmemesi gerektiğini söyleyen gazeteci arkadaşım, Van’daki istihdam ve ekonomik döngünün oluşabilmesi için bu tesislerin ayakta kalması gerektiğini söyledi.
Vanda yaşayan bazı kişilerin batıyı gördükten sonra tekrar Van’a gelmek istemediğini söyleyen arkadaşım buradaki göç kaybını engellemek için devletin karı zararı fazla düşünmeden Vanet, Vanyem gibi tesislerin faal olması gerektiğini söyledi.
Arkadaşım bu örneklerin devamında “Biz nesle grip olursak, siz batıda zatüre olursunuz” benzetmesini yaparken, bizler buraları terk edip hepimiz batıya gelirsek buralara ne olur diye bir düşünmek gerekir” diye de ekledi.
Bu kapsamda Vali Münir Karaloğlu’ndan büyük bir beğeni ve memnuniyetlet bahseden gazeteci arkadaşım istihdama yönelik faaliyetlerin geliştirilmesinin öneminden bahsetti.
Buradaki hoş sohbetin ardından otelimize döndük. Gerçekten çok yorucu bir gündü. Sabah beşte Bilecik’ten başlayan yolculuğumuz, İstanbul, Van, Gevaş, Akdamar adası derken gece 22:30’u bulduk. Genelde yer yadırgarım ama yatağa kafamı koyduğumla uyumuşum.
Sabah erkenden kalkarak Otel’in havuzunu, saunasını, buhar banyosunu ve Türk hamamını görmek istedim. Sabah 07:00’da açılan bölümlere 9:00’dan önce hazır olmak için erkenden gittim. Gerçekten çok güzel bir tesis.
Van kahvaltısın kendisinden söz ettirdiği kadar var
Gitmeden anlattıkları Van kahvaltısı kendisinden söz ettirdiği kadar var. Sabahleyin Van kahvaltısını yaptık. Özellikle bal, ceviz reçeli, peynir hiçbir yerde göremeyeceğiniz lezzette.
Sabah 09:30’da başta Basın Yayın Enformasyon Bursa İl Müdürümüz Kadir Akarkaya önderliğinde, Van Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Aljazeera muhabiri Fatih Sevinç, Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Ein Toktaş ve Selahattin Akdaş’ın ev sahipliğinde Van’ın tarihi ve turistik yerlerini gezmek üzere yola çıktık.
Önce Şeytan köprüsüne vardık. Van'da bulunan Bendi Mahi Çayı üzerinde yer alan Şeytan Köprüsü, büyüleyici bir yapıya sahip.
Rehberimizin bize anlattığına göre Şehrin zengin tarihinin izlerini taşıyan Şeytan Köprüsü'nün ne zaman yapıldığı hakkında kesin bir bilgi yok. Fakat XIII. yüzyılda İlhanlı Hükümdarları tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Bunun sebebi ise; İlhanlı Hükümdarlarının bu bölgeyi Tebriz'den gidiş gelişler için kullanıyor olmaları. Muradiye ilçesinde bulunan Şeytan Köprüsü, iki kaya üzerinde kurulmuştur ve hala sağlamlığını korumakta ve kullanılmakta. İki taş arasında suların hızlı bir şekilde akması, köprüyü daha bir heybetli hala getirmekte.
Zaten Muradiye Şelalesini, Çaldıran’ı, İshakpaşa Sarayı’nı görecekseniz yol üzerindeki Şeytan Köprüsünü mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
Rivayete göre bir düğün alayının köprüden kanyona düşüp ölmesinden dolayı, bölge halkı arasında “Şeytan Köprüsü” adıyla anılmaya başlanmış. Şeytan Köprüsünden Doğayı izlemek Kuzeyden güneye doğru akan Bend-i Mahi Çayı, andezit kanyonun en dar yerini oluşturan köprünün altından tıpkı bir baraj savağından şahlanarak akan çok güçlü bir çağlayan var. Ayrıca köprünün üstünden görülen müthiş doğa manzarası bu güçlü akıntıya eşlik ediyor.
Şeytan Köprüsünden sonra Muradiye Şelalesine ulaştık. Gerçekten güzel bir manzara. Fazla söze gerek yok fotoğraflar her şeyi anlatıyor. Muradiye Şelalesinin karşısında çay bahçesi var. Oturduk çay kahve içelim dedik. Garsonların Van şivesiyle birbirleriyle konuşması ve nezaketli, misafirperver tavırları takdire şayan. Orada otururken çok sayıda yabancı turistin geldiğini gördüm. Biz kendi ülkemizin şehrini gezmeye gitmez iken Polonya’dan, İngiltere’den, Almanya’dan turistlerin gelmesi bana şaşırtıcı geldi diyebilirim.
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.