ZAVALLI BİLECİK
Ülke genelinde yayın yapan basın kuruluşlarında “Cumhuriyet döneminde cezalı şehirler” başlığıyla çıkan haberler üzerine, gazetemiz yazarlarından Şadi Erdal Ağabey “İlimiz kabuğunu yırtar mı?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Yine Ali Erdal Hocamız da “İktidar partisi, il başkanı, milletvekili, belediye başkanları!” başlıklı yazısında, ilimizin kangren haline gelen yol meselesine el atmış ve kanaatlerini paylaşmıştı.
Hal böyle olunca, arşivimde duran bir yazıyı sizlerle paylaşmak vacip oldu. Yazı, 07 Ocak 1963 tarihli Tercüman gazetesinde yayınlanmış. Rahmetli babam da memleketiyle alâkalı bu yazıyı kesmiş, üzerine de tarih ve gazete ismini not edip imzalamış ve defterinin arasına koymuş.
“Zavallı Bilecik” başlığı bizim tercihimiz değil, Kadircan Kaflı imzalı yazıya, yazarı tarafında uygun görülmüş. Hayli ilginç bu yazıyı Bilecik kamuoyuna bir kere daha sunmak da bize nasip oldu. (yazı daha önce 2005 yılında “Cemre” isimli dergide tarafımdan yayınlanmıştı)
Takdirlerinize…
Zavallı Bilecik…
Tam kırk üç yıl oluyor, Bilecik demiryolu istasyonunda trenden inen dört çocuk, sıcak Haziran güneşi altında, Bilecik kasabasına giden dik ve yedi kilometrelik yolu soluya soluya çıkıyorlardı. Yaşları onbeş veya onaltı olan bu ortaokul öğrencilerinden biri de bendim.
O zamandan beri herhangi bir münasebetle Bilecik anıldığı zaman o acı günleri hatırlarım. “Acı günler” diyorum, çünkü o tarihte Türk milleti Birinci Dünya Savaşı’ndan pek perişan bir halde çıkmıştı, vatanın birçok yerleri düşmanlar tarafından işgal edilmişti.
Sonra Bilecik ve civarı da İstiklâl Savaşımızın kanlı hâdiselerine sahne oldu, kasaba Yunanlılar tarafından hemen hemen tamamiyle yakıldı.
Yakılan kasabalar ve şehirler Cumhuriyet devrinde imar edildi. Birçoklarını yakında gördüm, büyük ve müsbet değişikliklere şahit oldum. Hâlbuki Bilecik öyle değil, “Bilecik Şehrini Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği”nin “Bilecik İlinin Kalkınması Hakkında Rapor” isimli orta boyda onaltı sahifelik yazı bu ilin halkına tercüman olmaktadır.
Bilecik Osmanlı devrinde onyedi adet filâtür, ipek, kadife, şarap, rakı, nebatî yağ fabrikariyle, büyük ticarethaneleriyle, dabakhaneleriyle, diğer birçok müesseseleriyle Batı Anadolu’nun gelişmiş şehirlerinden biriydi. Hâlbuki bugün bu şehirde üç kişi çalıştıracak tek bir tesis yoktur.
Memleketin kurtuluşu ziraat ve sanayiin geliştirilmesindedir; zaten ziraat ve sanayii birbirini besler. Sanayi olarak Bilecik’te ne yapılabilir? Yetkili kimseler incelemişler. Seramik sanayii, filâtür ve ipek fabrikası, konserve fabrikası, şarap fabrikası, mermer sanayii kurulabilir.
Bunlar için neler lâzım? Bu da incelenmiş: Ham malzeme, yakıt, elektrik enerjisi, su, mamullerin istihlâk yerlerine götürülmesi için taşıt ve iyi işçi lâzım. Bütün bunlar var. Memleketin durumu elverişli mi? Bunun da cevabı müsbet.
Şeker var mı? Var. İrmik var mı? Var. Yağ var mı? Var. O halde ne diye bunları karıp helva yapmazsın ve yemezsin be kardeş?
Tevekkeli bütün şehir ve kasabalarımızın nüfusları en az bir misli artmıştır da Bilecik’in nüfusu hâlâ yedibinbeşyüzdür. Demek ki artan nüfus başka yerlere akın ediyor.
Sümer Bank bir seramik fabrikası kuracak olmuş, bazı tesirlerle bu fabrika civardaki başka bir ilçe merkezinde kurulmak istenmiş, pek tabiî verimli olmıyacak. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi profesörlerinden Doktor Kemal Erguvanlı bu münasebetle verdiği bir raporda şöyle diyor:
“İlim adamlarımızın bilgilerine hürmet etmeyen Sümer Bank’ın ve Sanayi Bakanlığı’nın fen heyetleri bu fabrikanın Bozüyük’te kurulması için rapor vermişler, bu raporlara dayanılarak da fabrikanın Bozüyük’te yapılmasına karar verilmiş bulunmaktadır. Bu fabrika Bozüyük’te yapıldığı takdirde devlete ağır külfetler ve zararlar yükleyeceği ilmî hakikat olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.”
Bilecik’te dünyanın en güzel mermerleri vardır, fakat işlenmeden ihraç edilir. İşlense kâr yedi veya sekiz misli olacaktır.
Yirmi sene kadar önce ipek ve kadife sanayi için bir fabrika kurulmuştu, yüz yirmi işçi çalışıyordu. “Zarar ediyor” diye 1960’da kapatıldı. Hâlbuki civar kasabalarda bu türlü ve şahıslara ait fabrikalar var, kâr ediyor.
Bilecik, beş senelik plânda dikkate alınması gereken başlıca yerlerden biridir.
Hoşça kalınız!”
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.