KURBAĞALARI ÜRKÜTEN TAŞLAR
Bugün devletimizin birliği ve bekasına yönelen terör eylemlerinin geçmişi Osmanlı dönemindeki isyanlara kadar uzanmaktadır. Hatta Osmanlı öncesi dönemde, aynı coğrafyada daha 800’lü yıllarda Abbasilere karşı Ezidi isyanlarının olduğu da bilinmektedir. Aslında o dönemde “isyan” olarak adlandırılan hadiseler günümüzde “terör” eylemleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle de terör olayları karşısında “90’lı yıllara dönüldü” söylemini kullanmak meseleyi erken bir tarihi geçmişe dayandırmak anlamına geliyor. Yani bu sorun aslında coğrafyamızda yüzlerce yıldır vardı ve maalesef bugün de halen varlığını koruyor. Fakat bugün için terörle mücadelede göz ardı edilmemesi gereken önemli bir nokta vardır. Ordumuz özellikle silah teknolojisi bakımından daha güçlüdür ve 90’lı yıllarda yaşanan sorunlara milli çözümler bulunabilmektedir. Buna göre yaşanan gelişmeleri şu şekilde sıralayabiliriz… Artık ordumuz ABD ya da NATO hibesi eski model piyade tüfeklerine mahkûm değildir. Zira 90’lı yıllarda çoğu kez bu silahların tutukluk yaptığı, namlularının şiştiği şeklindeki yakınmaları hatırlamamız gerekir. Hatta o dönemlerde Afganistan’daki Özbek lider Raşit Dostum’dan bile yardım olarak silah alındığı iddia edilmekteydi. Şimdi ise dünya ile boy ölçüşebilecek kalitede Milli Piyade Tüfeğimizi (MPT) üretebilir haldeyiz. Bu noktada terörle mücadelede kullanılmaya başlayan ve milli üretimimiz olan silah ve teçhizattan sadece birkaçına değinmek istiyorum. Son operasyonlarda da kullanılan lazer güdümlü füzeler, TÜBİTAK tarafından geliştirilen Türk Topçu Roket Sistemi (Toros 230-260), dünyanın en iyileri arasında gösterilen milli keskin nişancı tüfeğimiz BORA-12 (JNG-90), yine 40 km menzilli fırtına obüsleri gurur tablomuz olarak ifade edilebilir. Bu noktada Almanya’nın 20 yılda ancak üretebilirsiniz dediği Seyyar Yüzücü Hücum Köprüsü’nün 4 yılda üretilmesi ve ülkemizin Almanya ve Fransa’nın ardından bu sistemi üretebilen 3. ülke haline gelmesi ayrı bir gurur kaynağımız olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine yüksek güvenlikli kalekollar, ASELSAN tarafından elektronik güvenlik sistemleriyle donatılan modüler üsler, 90’lı yıllardaki teneke çatılı karakol ya da üsleri geride bırakmaktadır. Milli kara gözetleme radarı, İnsansız Hava Araçları (İHA), yerli üretim tanklarımız ve üretip ihraç ettiğimiz milli savaş gemilerimiz olmak üzere daha pek çok silah ve teçhizatı artık kendi imkânlarımızla üretebiliyoruz. Bunların hepsinin terörle mücadelede derin anlamları vardır. Buna göre bazı yabancı ülkelerin 90’lı yıllarda bize zırhlı araç satıp da önemli silah ekipmanlarını vermemesi, yani eksik teslim etmesi ya da bu silahları iç güvenlik amaçlı kullanamayacağımızı şart koşması, yine helikopter satın aldığımız bu ülkelerin gece uçuş sistemlerini bize satmak istememeleri, 90’lı yıllarda terörle mücadele açısından bazı imkânsızlıkların olduğunu ortaya koymaktadır. Bugün ise milli helikopterimiz ATAK terörle mücadelede gündüz ya da gece her an görev başındadır. Tüm bu anlatılanlar çerçevesinde ABD ve Almanya’nın Patriot savunma sistemlerini ülkemizden çekme kararı almaları silah sanayinde milli projelerin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Öte yandan 90’lı yıllarda koalisyon bataklığına saplanan ülke terörle mücadelenin yanı sıra derin ekonomik krizlerle de uğraşmak zorundaydı. Zira ülke başta IMF borçları olmak üzere ağır bir borç yükü altında ezilmekteydi. Bugün ise ülkemiz bu prangalardan kurtulmuş ve kendi politikalarını belirleyebilir hale gelmiştir. Sadece silah teknolojisi bakımından atılan adımları dikkate alsak bile gerek bölgesel gerekse küresel arenada bundan rahatsızlık duyacak aktörlerin varlığı kesindir. Yani atılan taşlar bazı kurbağaları bir hayli ürkütmüştür… Bugünün Türkiyesi terörle mücadele konusunda 90’lı yıllara göre çok daha güçlü bir pozisyondadır. Son operasyonlarda bölücü terör örgütüne vurulan ağır darbeler de bunun bir göstergesidir…
Bugüne kadar terörle mücadelede canlarını feda edip fani dünyada dahi ebediyete ulaşan (Zira onlar diridirler!) aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum…
Son olarak 90’lı yılların önemli tanıklarından babam Jandarma Kd. Albay Niyazi Zengin’i de rahmetle anıyorum… Mekânın Cennet Olsun…
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.