ŞADİ  ERDAL

ŞADİ ERDAL

Aman Ormancı Canım Ormancı Köyümüze Bıraktın Yoktan Bir Acı

Aman Ormancı Canım Ormancı Köyümüze Bıraktın Yoktan Bir Acı

Çıktım Belen Kahvesine Baktım Ovaya,

Bay Mustafa Çağırdı Da Dam'Oynamaya.

Ormancı Da Gelir Gelmez Yıkar Masaya,

Söz Anlamaz Ormancı Çekmiş Kafaya.

Gevenes'in suları hoştur içmeye

Üstünde köprüsü var gelip geçmeye

Tevfik'imi vurdular hiç mi hiç yere

Yazık ettin Ormancı köyün iki gencine

Aman Ormancı canım Ormancı

Köyümüze bıraktın yoktan bir acı

Yukarıdaki “Ormancı” türküsü, Muğla’nın Gevenes Köyü’ndeki orman muhafaza memuru Mustafa ile köyün nüfusuna kayıtlı Mustafa Şahbudak arasında cereyan eden olaydan sonra Değirmenci Pisili Tahir Usta tarafından yakılmıştır.

Ormancılar, bu türküden rahatsız olmalılar ki, sanırım 6-7 yıl evvel Ormancı türküsünün söylenmemesi için kampanya yaptılar. Kampanya hedefine ulaşmadı, sanatçılar tarafından daha fazla yorumlanmaya başladı. Halk neden sanatçılardan Ormancı türküsünü söylemelerini ısrarla istiyor onun üzerinde durmak gerekir.

Orman kanunu, ormancılara öyle yetkiler vermiş ki, halkın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi. Ormancının demir yumruğu halkın tepesinde. Halkın yüreğine ormancı korkusu o kadar sinmiş ki katı kurallı bir adam görüldüğünde “Şuna bak sanki orman kanunu uygulayıcısı” diyerek sitemini dile getirir.

Sanırım 1950’li yılların sonu, 1960’lı yılların başlarında ormancılar “Keçi ormanı mahvediyor, orman ağaçlarının filizlerini yiyor, ortadan kaldırılsın” diyerek keçi neslini ortadan kaldırdı. Öyle ki, dağda keçi güdenleri yakalayan Orman Muhafaza Memurları, çobanları, davar sahiplerini mahkemelerde süründürdüler. Türkiye 40 yıldır yüksek fiyatlardan et yiyorsa, et sıkıntısı yaşıyorsa ormancılar bunun baş sorumlusudur.

65 sene evvel ormancıların teşvikiyle keçiyi ortadan kaldıran devlet, birkaç yıldır hatasını anladı keçi üreticisini teşvik ediyor. Destekle beraber “Çoban parasını ben vereceğim” diyor.

Ormancıların içerisinde elbette ormancı türküsünden, 65 yıl evvel keçi nesline verdikleri zarar ve halkın ete pahalı ulaşmasına sebep verdiklerinden dolayı hicap duyanlar, vicdan azabı çekenler vardır, onlara bir sözüm yok. Ama vicdanı sızlamayanları da aralarından temizlemeleri gerekir.

Geçen hafta Pazartesi günü gazetemiz SAKARYA'da ve Bilecik Haber internet sitemizde "VİCDANSIZLIK! ‘VALİYİ TANIMAM’ DEYİP, AĞILI HAYVANLARIN ÜZERİNE YIKTILAR" haberini okudunuz, tekrar yazmaya gerek yok araştırıp okuyabilirsiniz.

Mağdur vatandaşın ifadesinden anlaşıldığına göre, orman sahasında fotoğraflarda görüldüğü üzere basit bir korunakla davarcılık yapmakta. Kendisi ikaz edilmiş, mahkemeye verilmiş, mahkeme yıkım kararı vermiş.

Orman işletmesi kış şartlarını ve vatandaşın yeni yer yapma hazırlıklarını göz önünde bulundurarak anlayış göstermeliydi. Diyelim mal sahibine kızgınlığınız sizin anlayış göstermenize mani oldu, yaptığınız yıkımla o hayvanlara verdiğiniz zarar vicdanınızı rahatsız etmedi mi? Yoksa rahatladınız mı?

Mal sahibi "Ben valiye çıktım, işletme müdürüne telefon etti. Vali Yardımcısı bana Ekim-Kasım ayına kadar süre tanıyacaklarını söylediler. Osmaneli orman işletme şefine bilgi verdim ve kendisi bana "Ben valiyi falan tanımam" şeklinde iddiada bulunuyor.

Mahkemeler bile davalıların ifadesine başvurduğunda yemin ettirmiyor. Mal sahibi Ahmet Elmas Vali Yardımcısına çıkmış derdini anlatmış. Vali Yardımcısı işletme müdürünü aramıştır ama süre üzerinde durulmamış olabilir. Mağdur Elmas, Osmaneli işletme müdürüne kendisine yardımcı olması için "Ekim, Kasım ayına kadar süre tanındı" iddiasında bulunmuş olabilir. Eğer Osmaneli Orman İşletme Şefi Elmas'ın iddia ettiği gibi "Ben valiyi falan tanımam" dediyse, devletin içinde ne deli dumrullar varmış demekten kendimi alamıyorum.

Biliyorsunuzdur da ben bir daha tekrarlayayım. Deli Dumrul "Ferman padişahınsa dağlar bizimdir" demiş. Böyle Deli Dumrullar oldukça bu millet daha ne olaylar yaşar.

Bu yazı toplam 751 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ŞADİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR