NECATİ TAYYAR TAŞ

NECATİ TAYYAR TAŞ

MUHTEŞEM SÜLEYMAN

MUHTEŞEM SÜLEYMAN

Dünyanın kendisine muhteşem dediği Kanuni Sultan Süleyman’ın asıl ibrete değer tarafı nasıl gömüldüğü ve yerine getirilememiş vasiyetidir.

Sultan Süleyman, veziri Sokullu Mehmet Paşa’ya son seferine çıkmadan ceylan derisi kaplı bir bohça içinde bazı kâğıtlar emanet etmiş, eğer emr-i hak vâki olursa naşı ile beraber bu bohçanın da gömülmesini istemiştir. Kanuni’nin Zegetvar Seferinde vefatı üzerine Sokullu, devrin meşhur Şeyh-ül İslâm’ı Mehmet Ebussuud Efendiye Padişahın vasiyetini ceylan derili bohça ile birlikte vermiştir. Cenaze namazını kıldıran Şeyh-ül İslâm: “İslâm dininde eşyanın naaş ile gömülmesi yoktur. Padişah vasiyeti dahi olsa hakikat budur. Kaldı ki, bizlerin asıl vazifesi, emreden ve hükmedenlerin şeriata aykırı arzularına mâni olmaktır” demiş ve ceylan derili bohça Sultan Süleyman’ın yanına gömülmemiştir.

Ceylan derili bohça açıldığında içinden, Kanuni’nin taht’a çıktığı günden son nefesine kadar, davranışlarının meşru, şeriat ve kanunlara uygun olduğuna dair fetvalar çıkmıştır. Sultan Süleyman oğlu Şehzade Mustafa’yı, Hürrem Sultan’ın kışkırtması ile öldürürken de Şeyh-ül İslâm’dan fetva almıştı… O devirde saltanat sahibinin, Anayasa Mahkemesi yerini tutan “Fetvahane”ye başvurması ve tasdikini alması şarttı. Kanuni Sultan Süleyman 45 sene, 11 ay, 7 günlük saltanatında ne yapmışsa sorumlu kişilere danıştığını ispat eden bu belgeleri naşının yanında fani dünyadan götürülmeye değer tek kıymet saymıştı…

Selanikli Mustafa Efendi tarihinde, bu “Fetva”ları teker teker gören Ebussuud Efendi’nin cenazeye kapanıp, hıçkıra hıçkıra ağladığını, “Süleyman, Süleyman… Sen kendini kurtardın… Bizleri kim kurtaracak!” diye feryat ettiğini anlatır.

***

Karıncalar sarayın bahçesindeki bin bir çeşit meyve ağaçlarını kurutuyordu. Muhteşem Padişah Kanuni Sultan Süleyman, karıncaların yok edilmesi için Şeyhülislam Ebussuud Efendiden şu beyitle fetva istemiş: Dırahta (bahçeye) eğer ziyan etse karınca / Zararı var mıdır onu kırınca. Padişahın bu talebine, Ebussuud aynı nazımla cevap vermiş: Yarın Hakkın divanına varınca / Süleyman’dan hakkını alır karınca.

***

Osmanlı devletinin sınırları Avrupa içlerine kadar uzandığı Kanuni Sultan Süleyman devrinin Fransa’sında, kadın ve erkeğin birbirine sarılarak dans ettikleri haberi Kanuniye ulaşınca, Osmanlı Hakanı zamanın Fransa kralına bir mektup yazar. Mektubunda: “Ben ki; kırk sekiz krallığın Hakanı Sultan Süleyman Han’ım. Seferimden aldığım habere göre, memleketinizde dans nâmı altında kadın-erkek birbirine sarılmak suretiyle herkesin gözü önünde faydasız işler işlenmekte olduğunu işitmişimdir.

İş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde nâme-i hümayunum (yazılı fermanım) yed’inize (elinize) bulaşmasından itibaren derhal son verilmediği takdir de, bizzat orduyu hümayunumla gelip men’e muktedirim” diyerek göz dağı vermiş ve bunun üzerine söz konusu dans yasak edilmiştir.

N O T: Tek kelimeyle muhteşem olan bu cihan padişahının, milletimizin genel kabullerine muvafık ve mutabık yüz akı hayatını, dervişin zikri ne ise fikri de odur kaidesinden hareketle, Muhteşem Yüzyıl adındaki dizi ile ekrana taşıyan mâlûl zihniyete onlarca söylenmesi icap eden sözüm var ama edebim müsaade etmediği için yutkunuyor, el- insaf, el- iz’an ve edep yâ hû! dileyerek söylemek istediklerimi söylemiş oluyorum…

Bu yazı toplam 467 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NECATİ TAYYAR TAŞ Arşivi
SON YAZILAR