ALİ ERDAL

ALİ ERDAL

KARİZMA ÇİZİLDİ AMA…

KARİZMA ÇİZİLDİ AMA…

Akdeniz barut fıçısı… Sınırımızı ihlâl ettiği içinuçağınıdüşürmemizden sonra Rusya, Akdeniz’e yeni gemiler ve menzili Ankara’ya uzanan füzeler getirdi. NATO da devreye girince Akdeniz’de Türkiye’nin 34, Rusya’nın 13, ABD'nin 3,  Fransa'nın5, İtalya'nın 2 gemisi oldu. Belki sizler bu yazıyı okurken rakamlarda artış olacak…En güçlü savaş gemileri karşı karşıya...Birinden –Allah muhafaza–sıçrayacak bir kıvılcımlakıyamet kopacak…

Komplo teorisi denmesini göze alarak söylüyorum… Rusya, Akdeniz’e ve Suriye’ye yığınak yapabilmek ve engel gördüğü grupları bombalamayavesile yapmak için uçağını yem olarak mı sürdü önümüze?Bunu anlamak için tarih boyunca Rusya’nınnasıl bir politikatakip ettiğine bakalım…

Daha kuruluş safhasındayken sıcak denizlere ulaşma hayalindeydi Rusya... Çar 1. Petro, bunu ideal haline getirdi. Denize sınırı olmayan dünya devleti olamaz…Mezhep birliği ve bir Bizans prensesiyle evlilik gerekçesiyle,Bizans İmparatorluğu'nundevamı sayıyordu kendisini.Bu sıfatla İstanbul'u almak ve “sıcak denizlere”kavuşmakhakkıydı…Buna engel, Türk milleti ve Osmanlı Devleti’nin başına gaileler çıkarmalı… Balkan milletlerine Panslavizm propagandası ile egemen olmalı… Sırpları, Yunanlıları, Ermenileri kışkırtmalı…Ermeni Devleti kurulmasını sağlamalı…

En büyük hatalarımızdan biri, Rusya’nın bu ideal haline getirdiği emellerinin bizim ve İslâm dünyası için ne büyük tehlike olduğunun devlet adamlarımız tarafından görülememesi… Dolayısıylatedbir alınamaması… Bunun tek istisnası Ulu Hakan Abdülhamid Han…Rusya’nın; menfaatleri çatışmasına rağmen Avrupa devletleri ile işbirliği yaparak İstanbul’u alma plânını, devletlerin menfaat hırslarını kullanarak bozdu. Bu sayede devleti 33 yıl savaştan uzak tutabildi.

Çarlık yıkıldı, komünizm geldi… Bizim “boş hayal” dediğimiz, “sıcak denizlere inmek”ideali değişmedi. Komünizm yıkıldı, bugünkü Rusya ortaya çıktı… Aynen devam… Hattâ delice bir gözükaralıkla, –İstanbul’u almak mümkün olmadığına göre–“sıcak denizlere inmenin” başka yolu uygulamaya kondu. Karadeniz’e kıyısı olabilmesi için Ukrayna ve Kırım’dan sonra Akdeniz’de söz sahibi olmak için Suriye… Kim engel olabilir, mahalle kabadayısına? Amerika; Vietnam, Afganistan ve Irak’tan sonra Suriye’ye üfleyerek yaklaştığı için tehlike değil… Konuşmaktan başka bir şey yapamayacağı muhakkak olan NATO ve Avrupa da engel değil… Suriye’ye yerleşmesine, yani sıcak denizlerle irtibatına engel;bundan en çok zarar görecek olan Türkiye…

Çar I. Putin; Suriye’deki faaliyetlerinden dikkatleri kaçırmak ve kendisinin mücadele edilemeyecek bir heyula (hayalleri zorlayacak cesamette, korkunç güç) olduğuna dikkatleri çekmek için, uçağının düşürülmesi üzerine“sırtımızdan vurulduk”diye feryadı bastı… Rusya’daki vatandaşlarımızı taciz etti…Gazı keserim, projelerden vazgeçerim diye tehditetti.Bütün bunlar da, bir başlangıçmış… Dikkat buyurunuz… Kimse Rusya Suriye’de ne yapıyor demiyor; Türkiye’yeRusya, nasıl misillemede bulunacakdiyor. Uçağını yem olarak önümüze sürmediyse bile, bu olayı hem bu yönden, hem de Türkiye’yi test etmek ve hareket kabiliyetini sınırlamak için kullandığı muhakkak. Ayı; Sibirya soğuğundan, Suriye sıcağına niye geldi? Kimse bunu konuşmuyor…Sanki kendi toprakları üzerinde tatbikat yapıyor. Yarım asırdan fazla süredir, yaptığı pek çok tacize rağmen hiç uçağı düşürülememişti Rusya’nın…Çar I. Putin’in karizması çizildi ama Rusya yüzyılların idealini gerçekleştirme yolunda ilerliyor… Karambolden gol peşinde…

Şimdi… Önceleri“Ne işi var Türkiye’nin Suriye’de?” diyenler; barut fıçısı haline getirilmiş Akdeniz’e, kan gölü haline getirilmiş Ortadoğu’ya ve bütün dünyanın oraya karışmasına, Rusya ve İran’ın Suriye’ye gün gün yerleşmesine ve tarihte Rusya hakkındaki gafletimize bakıp halâ ufuklarının darlığını anlamayacaklar mı? Millet anlar, anlıyor...

Bu yazı toplam 1359 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ALİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR