OKUYUCU MEKTUBU

OKUYUCU MEKTUBU

ŞEHRİN KİMLİĞİ

ŞEHRİN KİMLİĞİ

Kimlik, sadece kişilerin kimlik kartlarında yazılı bilgiler değildir. Şehirlerin de kimlikleri vardır. Gaziantep dendiğinde aklınıza baklavası, mutfağı gelir. Çorum dediğinizde leblebisi, Giresun dediğinizde fındığı, Bursa dediğinizde kestane şekeri akla gelir. Bu tür örnekleri binlerce çoğaltabilirsiniz. Şehirlerin kimliklerini çoğu zaman bunlar oluşturur.

Ayrıca, bir şehre gittiğinizde karşılaştığınız esnafın tutumu, sizi karşılayışı, yemek yediğiniz lokantadaki memnuniyetiniz veya memnuniyetsizliğiniz, aldığınız hizmet, sokaklarda karşılaştığınız olumlu veya olumsuz görüntüler, davranışlar da o şehri ziyarete gidenlerin, şehir hakkında akıllarında bir imaj, kimlik oluşturur. İyi bir imaj oluşmuşsa yolu düştüğünde tekrar gider, yine aynı yerde yemek yer, kahvaltı yapar, aynı yerleri tekrar gezer, hatıralarını tazeler. Hatta o şehrin yakınlarından geçse bile yolunu o şehre düşürmek ister. Kısacası, şehirlerin de kimlikleri vardır ve bu kimlikler aynı zamanda o şehrin gelişmesine, kalkınmasına yardımcı olur.

Bunlar niçin dile getiriyorum, Bilecik ile ne alakası var diyeceksiniz, anlatayım.

Hafta sonu Bilecik'e gittim, daha önce de birçok defalar gittim, hatta birkaç yıl ikamet ettim. O zamanlar Bilecik küçük, sessiz, sakin bir şehirdi. Şimdilerde ise küçük ama önceki yıllara göre olumsuzluklarla dolu bir şehir olmuş. Trafik keşmekeşliği, otopark sorunu, yollarda kendini bilmez sürücülerin sözde modifiye edilmiş eski araçlarla gece-gündüz araçlarının camlarını açıp, sanki Bilecik'e konser verir gibi son ses, kulakları tırmalayan müzik dinleterek millete işkence etmeleri, egzozlarını mahalle aralarında bağırta bağırta gitmeleri, sokakların, caddelerin çöpü, pisliği, kahve önlerinde kaldırımlara atılan masa-sandalyelerden dolayı kaldırımların işgal edilmesi ve yaya geçişlerinin engellenmesi, şehir merkezinde arabasının kaporta kaplamasını amonyakla temizlemeye çalışıp çevreyi rahatsız edenler gibi daha birçok örneklendirebileceğim olumsuzluklarla dolmuş.

Soruyorum sizlere: Bu şehirde polis, zabıta, kolluk kuvveti yok mu? Hiçbir denetim yok mu? Şehrin en işlek ana caddesinde bu anlattıklarım yaşanırken, müdahale edilmesi için bir kişinin şikayet etmesi mi gerekiyor? Bu şehirde şikayet olmadan polis-zabıta tarafından denetleme yapılmıyor mu? Yoksa küçük bir şehir olduğu için herkes birbirini mi idare ediyor?

Başımdan geçen bir olayı anlatayım. Bir akşam, şehrin ana caddesinde bulunan ve daha önce leziz yemekleri ile tanıdığımız bir lokantanın yerine açılan lokantaya eşimle birlikte çorba içmeye gittik, tavuk çorbasının içerisinde kızarmış tavuk parçaları vardı. Acaba tavuk dönerinin parçaları mı kondu diye ahçıya sorduğumda, herhangi bir cevap veremedi. Ertesi günü Bilecik'in gerçekten de güzel yerlerinden biri olan Gölpark'ta kahvaltı yapmak istedik. Bir mekana girdiğimizde bir tarafta nargile içen, diğer tarafta sigara içenlerden salonun havası bizi rahatsız etti, sigara içilmeyen yer sorduğumuzda bizi bahçeye yönlendirdiler. Masayı kendimiz temizledik. Kahvaltı istedik, ekmek gelmedi; ekmek istedik, çay gelmedi. Hizmet sıfır, servis sıfır. Garsonlar 15-16 yaşlarında, bu işten anlamayan, siparişleri içeri girinceye kadar unutan kişiler. Üzerlerinde önlük yok. Fiyatlara bakınca adeta büyük şehirlerle rekabet ediyorlar ama kalite, hizmet ve servise gelince tarifelerinde yazılan ücretin üçte birini bile hak etmiyorlar. Bu nasıl işletmecilik? Bu işletmeleri kontrol eden, kılık-kıyafetlerini, temizliklerini, hizmetlerini denetleyen hiç bir kurum/kuruluş yok mu? Yoksa herkes kendi kuralını kendisi mi koyuyor?

Evet, esnafın davranış ve tutumu, aldıkları ücret karşılığında verdikleri hizmetin kalitesi vb. hepsi şehrin ziyaretçilerini oldukça etkiliyor. Hatta bir daha Bilecik'e gitmemelerine yol açıyor. Şehrin kaldırımları sizlere şehir hakkında bilgi veriyor. Gezip gördüğünüz yerler, yediğiniz, içtiğiniz aklınızda olumlu veya olumsuz bir hatıra oluşturuyor. Yani, şehrin kimliği hakkında sizlere ipuçları veriyor ve kimliğinin olumlu veya olumsuz olarak oluşmasına yol açıyor.

Bugüne kadar kendi kendime sormuşumdur, "Bu şehirde sanayi var, fabrikalar var, tarih var, doğal güzellikler var ama neden fazla gelişmiyor" diye. Soruma cevabı yine kendi kendime verdim: "Bu şehirde hizmet sektörü bir düzen, disiplin altına alınmadan, kolluk kuvvetleri düzenli denetim yapmadan, kısacası herkes görevini en iyi şekilde yapmadan bu şehrin ilerlemesi mümkün değil."

Esnafımızın ve kamu görevlilerinin, tarihi ve tabii güzellikleriye dolu bu şehre yakışan bir davranış sergilemelerini bekliyoruz. Geceleri müzik ve egsoz sesleriyle uykudan uyanmak istemiyoruz. Kaldırımlarında rahatça yürüyebileceğimiz, temiz bir şehir hayal ediyoruz. Günübirlik kazanç peşinde koşan değil, kaliteli ve sürdürülebilir hizmet verecek, her zaman işyerine gidilebilecek bir esnaf istiyoruz.

Şüphesiz, Bilecik'te bu isteklerimizi karşılayan çalışanlar da var ama bu yeterli değil. Şehrin kimliği, şehrin gelişmesi ve kalkınması için hep birlikte hareket edip, olumsuz işler yapanlara da hep birlikte karşı çıkmamız gerekiyor. Dürüst, görevini hakkıyla yapan, aldığı ücretin karşılığını hak eden herkese de teşekkürlerimi sunuyorum.

Selam ve saygılarımla.

 

Bu yazı toplam 2392 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
OKUYUCU MEKTUBU Arşivi
SON YAZILAR