ŞADİ  ERDAL

ŞADİ ERDAL

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNDEN BİLECİK BAROSUNA TOKAT GİBİ CEVAP

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNDEN BİLECİK BAROSUNA TOKAT GİBİ CEVAP

7 Nisan Salı günü bu köşemde "Basın Susturuldu" başlıklı yazıma Bilecik Baro Başkanlığı tarafından "Düzeltme ve Yanıt Metnidir" başlığıyla gönderilen açıklamayı 17 Nisan Cuma günü yine bu köşemde nokta ve virgülüne dokunmadan aynen yayınladım.

Gayem ona buna çatmak değil. Bağrı yanık bir babanın sesine kulak vermekten ibaretti. Bazen vatandaşın sesine kulak verdiğin zaman hiç tahmin etmediğin olaylarla karşılaşıyorsunuz. Ufak bir kıvılcım olarak gördüğümüzün altında büyük yangın varolduğunu farkediyorsunuz. 

Çok şey bildiğini sanan birisi ele geçirdiği köşebaşında başlamış anlatmaya: "Çocuğu olmayan Hazreti Davut, Allah'a dua etmiş, 'ya rabbi bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeyim' demiş. Dua tutmuş, Davut, kızının adını Ayşe koymuş, gel zaman git zaman, çocuğun kurban edileceği zaman gelmiş, Hazreti Davut kızı yatırmış, tam boğazını kesip kurban edecekken, Azrail, gökten bir keçiyle çıkagelmiş, 'kızı bırak, al bu keçiyi kurban et' demiş"! " Biri dayanamamış "Yahu bunun neresini düzelteyim; Hz. Davut değil Hz. İbrahim; kız değil erkek; Ayşe değil İsmail; Azrail değil Cebrail; keçi değil, koç"!" demiş.

Şimdi ben baronun bu açıklamasının neresini düzelteyim. 

1- Bir kere benim yazım 7 Nisan Salı günü yayınlandı. Zaman ve tarih okuma özürlü Baro, 08.04.2015 tarihinde yayınladığını belirtiyor. İsteseydim bahsettiğiniz tarihte böyle bir yazı gazetemizde yer almamıştır der açıklamayı geri gönderebilirdim. Ama ben aynen yayınladım. Anlayacağınız avukatların mahkemelerin sürelerini uzatmak için kullandıkları tatiklere başvurmadım.

2-Açıklamanın daha başında " 'Basın susturuldu' başlıklı Şadi Erdal imzalı yazı içeriklerinde, Bilecik Barosu olarak haber ve yazıya konu Necdet Anigören'e avukat talep etmesine rağmen avukat tayin etmediği ve yine avukatların, şahsın vekilliğini üstlenmedikleri iddia olunmaktadır. Bu iddialar hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamakta ve yalan beyanlar içermektedir."

Yazarlar bölümünde "Basın Susturuldu" yazıma erişebilirsiniz. Yazım içinde Necdet Anigören'in Bilecik Barosundan avukat talep ettiği ama baronun avukat tayin etmediği yönünde bir cümlem var mı?

Siz beni hangi hakla yalancılıkla suçluyorsunuz? Kim yalan beyanda bulunuyor?

Necdet Anigören, trafik kazasında oğlunu kaybettiği, kazayı yapanın da bir avukat olduğunu söyleyerek: "Bilecik'te 70 avukat arasından bir avukat bulamadığını (parasıyla), il dışından avukat tuttuğunu onların da davayı bıraktığını, baroya şikayet ettiğini kaza yapanın kaza mahalinden kaçtığını" iddia ettiğini yazımda belirtmiştim. 

Baroya kayıtlı avukatlardan Necdet Anigören parasıyla avukat tutabilmiş mi? Hiç bir avukatın davayı kabul etmediğini iddia ediyor. Halen daha davayı kabul eden avukat yok. Bunun neresi yalan?

İl dışından iki avukat davayı kabul ediyorlar bilahare bırakıyorlar bu da düşündürücü değil mi?

Açıklamanın bir yerinde "Avukatlık Kanununun 37.maddesi uyarınca "Avukat kendisine teklif olunan işi göstermeksizin reddedebilir..." deniyor. Bütün avukatların davalı avukat olunca davayı almaması Necdet Anigören'in basın açıklamasına sebep olamaz mı?

3- Baronuzun evvelce yaptığı basın açıklamalarını eleştirmemi "hedef gösterme" olarak değerlendiriyorsunuz.

Esas hedef gösteren Baronuz, yaptığınız açıklamanın daha başında "Sakarya Gazetesinde ve internet sitesinde, "Basın Susturuldu" başlıklı Şadi Erdal imzalı yazı içeriklerinde,..." diye ismimi vererek hedef gösteren barodur. Halbuki isim vermeden "... Olaylara Bakış..." köşesinde denilebilirdi. İsmimin verilmesinden sıkıntı duymuş değilim. Hedef gösterme iddianızda sizin daha mahir olduğunuzu göstermek için yazıyorum.

Evladını trafik kazasında kaybeden Necdet Anigören, kazayı yapanın avukat olmasından dolayı avukatlar arasındaki meslek dayanışmasından parasıyla avukat bulamadığını düşünüyor. 

Aşağıdaki anlatacağım konu Necdet beyi haklı galiba dedirtecek cinsten değil mi?

Necdet Bey Baroya 04.10.2013 tarihinde Av.Eriş Över hakkında Vezirhan Beldesinde yapmış bulunduğu trafik kazasında kaçarak delilleri yok edip mahkemeyi oyaladığı, avukat olduğu için hiç uğraşılmadığı gerekçesi ile şikayette bulunmuş. 

Bilecik Barosunun o zaman ki Yönetim Kurulu 07.11.2013  günü 2013/07 esas, 2013/56 karar sayı kararıyla "yapılacak bir işlem ve bu günde soruşturma açılmasını gerektirecek bir durum olmadığına karar verilmiştir." diyerek şikayetçinin dilekçesini reddediyor.

İl Barosunun almış olduğu kararı beğenmeyen Necdet Bey Türkiye Barolar Birliğine kararın gönderilmesini ister.

Türkiye Barolar Birliği aynen şöyle diyor;

Barolar Birliğinin bu kararını okuduk. Şimdi ben Bilecik Barosu avukatın yanında yer almış diye düşünsem suç mu işlemiş olurum? Çok dikkat etmem gerekiyor neticesinde avukatlar gönderdikleri açıklamanın sonunda "Bundan sonra asılsız haberler ile Baromuz'a ithamlarda bulunulması halinde de tüm yasal haklarımızı kullanmaktan geri durmayacağımızı kamuoyu ile paylaşırız." tehdidinde bulunuyorlar." Şimdi Barolar Birliğinin cevabından sonra Av. Eriş Över Baro Disiplin kuruluna verilmiş. 

Sayın Baro Tunceli'de ki Baro Başkanının mahkumiyet kararına açıklamalarınızla cezanın kaldırılmasını isteyerek destek vereceğinize kendi ilinizdeki vatandaşınızın sesine kulak verseniz. Türkiye Barolar Birliğinden yanlış kararınıza, düzeltme tokat gibi cevabı almasaydınız daha iyi olmaz mıydı?

 

Bu yazı toplam 1464 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ŞADİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR