ALİ ERDAL

ALİ ERDAL

ÇARŞAMBADAN BELLİYDİ

ÇARŞAMBADAN BELLİYDİ

Savcı Kiraz’ın şehit edilmesi ve bazı basının şehidin o sırada çekilen resimlerini yayınlama terbiyesizliği… Gülen’in mason olup olmaması ve Gülen’le ilgili dâvâlar… Elektriklerin kesilmesi… Adayların ilânı ve seçim çalışmaları… Barış faaliyetleri ve faaliyetleri engelleyici hainlikler… Ve her biri başlı başına bahse değer diğer gündemler arasında; kendisi küçük ve bahse değmez, fakat fikirsizliğin, düşüncesizliğin insanı ne hale düşüreceğini göstermesi bakımından ibretle ve mutlaka ele alınması gereken bir hadise, güme gitti.

İdris Bal, kurduğu ve genel başkanı olduğu partisinden istifa etti. Yani batmakta olan gemiyi, ilk önce “kaptanı” terketti. Bu hususta basına yaptığı açıklama ise, fikirsizlikten doğan hamakata, özrü kabahatından büyük dedirtecek örnek oldu:

“Bugün kurduğum partiden, partideki tüm görevlerimden istifa ediyorum. Tabelâ partisi haline getirilen bir partide var olmak istemem. BENİ sevenler ve sevmeyenler BENİ, partimi bitirmekte, BENİ yalnızlaştırmakta ittifak etmişler. En son bu sansüre STV ve Bugün grubunun katılmasıyla bunu bizzat gördüm. O zaman BEN neyin mücadelesini veriyorum. BENDEN bu kadar”

Sayın Bal, altı ayı bile dolduramadı...

Sitem ettiği televizyonlar ve gazeteler, başlangıçta Sayın Bal’a, mal bulmuş gibi sarılmışlardı. Onların gözdesi zaten CHP ve MHP idi…

Dikkat etmişsinizdir, şu bir paragraflık ibarede 5 defa “BEN” diyor. Buna 7 tane birinci tekil şahıs, yani “ben” ifade eden ek almış kelimeyi ve “bizzat”ı da eklerseniz, nasıl bir kişi ile karışılaştığınızı anlarsınız… Bakış açısının darlığına bakın: “Beni sevenler ve sevmeyenler”… “Beni” diyor… Neden? “Dâvâmı” diyecek fikir yok… Dolayısıyla hayal yok, plân yok, proje yok… Beş ayda sayın başkanın partisini “tabelâ partisi haline getirmişler”… Sen zaten “tabelâ partisi” kurdun… Yanlış da olsa bir nebze fikir olsaydı, bir seçime olsun girerdi.

Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi… Boş teneke gibi tangırdayan, incir çekirdeğini dolduracak fikir bulunmayan bir faaliyetin yürümeyeceği belliydi. Bunu; beş ay önceki, o zaman Bal’a ve çiçeği burnunda partisine dört elle sarılanlara “Mezarlık adayınız hayırlı olsun” diye istihza ile ifade etmiştim. O yazıdan bazı kısımları arzediyorum:

“Bir batılı düşünür; rey sahibi (yani fikir sahibi) olmayıp akıntıya gidenleri −kendisini onlardan biri gibi göstererek− şöyle alaya alıyor: “Hiçbir zaman benim bir fikrim olmamıştır. Fikirlerimi karşımdakinin fikirlerini düzeltirken bulurum”… Şahsiyetleriyle değil, başkalarına çatarak ve başkalarına dayanarak kaim zavallılar…

Böyleleri aynen aynadaki görüntü... Aynadaki görüntü gibi, zatlarıyla kaim değildirler. Aynanın karşısındaki çekildi mi, bir varmış bir yokmuş…

Bunun son örneği, Ak Parti’den istifa eden milletvekili İdris Bal ve kurduğu parti... Bakın Bal’ın parti kurma sebebi neymiş: “Zaten hukuksuzluk, kural tanımamazlık, devlet gelenekleri ile oynama, kutuplaşma, yalan ve iftira terörü, silâhlı terör bizim varlık sebebimiz ve bu adımı atma sebebimizdir.” Yani biz fikir sahibi değiliz, tepkiden ibaretiz… Aynadaki görüntü… “Varlık sebebimiz” dediği arızalar olmasaydı, kurulmayacaktı… Arızalar giderilirse de… Bir varmış bir yokmuş... (…) Sembolü, havaya kaldırılmış açık el… Bakın ne ifade ediyormuş: “Bu açık el, hem yolsuzluğa, hırsızlığa, yoksulluğa 'dur' derken hem de şeffaflığı ve selâmı temsil etmektedir.” Parti; cemiyeti bir fikir etrafında toplamak, o fikre inandırmak ve o fikri cemiyete hâkim kılmak gayesiyle kurulur. “Yolsuzluğa, hırsızlığa, yoksulluğa dur” demek için değil... Senin getireceğin fikir, zaten onları yok edecektir. Getireceğin fikrin içinde onlar, denizde ceviz kabuğu… Meselâ ‘ahlâklı bir millet ve cemiyet ideali’ dedikten sonra… Kötülüklere “dur” demenin lâfı edilebilir mi? Karanlık defol deme, ışık yak! (…)

Parti mezarlığının yeni adayı hayırlı olsun. Aslında bahsetmeye değmezdi. Fikirsizliğin acı ve gülünç haline işaret etmek istedik. “Zaten” olayların öne çıkardığı genel başkan ve kurucu bir avuç arkadaşı; “bal gibi”, yavaş yavaş kaybolup giden gemiden el sallayanlara benziyor…” (11.11.2014)

Parti, “bir fikir etrafında, aynı tavrı, tarzı ve metodu hâkim kılmak için kurulmuş teşkilâttır”. Bu idrakle, memleket meseleleri üzerine fikir ortaya koyup milleti kazanmaya çalışacaklarına “ittifaklarla” ayakta kalabileceklerini sananlara ders olsun… Milletin iktidar vermediği partilere de… Anayasa değiştirecek çoğunluk vermediği partilere de…

Bu yazı toplam 1481 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ALİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR