Biliyoruz insanın serüveni Âdem (as) Ata ile başladı.

Nuh Aleyhisselam ile insan yeniden dirildi.

Nice peygamberler geldi, geçti.

Tufan, Sodom. Gomore gibi büyük felaketler insanı yeryüzünden silemedi.

Nice devletler, nice imparatorluklar tarihin derinliklerine gömüldü.

Nice büyük salgınlar, nice büyük savaşları insanı yok edemedi.

İnsan nice alimler, nice zalimler gördü.

Az gitti, uz gitti sonunda 21 asra- bu günlere ulaştı insanoğlu.

İnsanın kâinattaki yolculuğu kıyamete dek devam edecek.

Çünkü yeryüzü insanın imtihan dünyasıdır.

Eşrefi mahlûkat adında canlı bir makine olan insan profiline bakıp günümüz Türkiye’sine odaklanalım.

Müthiş meziyet ve yeteneklere sahip olan insan ülkemizde sosyal ve siyasal alanda çoğunlukla dumura uğramış durumdadır.

Kafatasımı kusasım geliyor öz ağzımdan. Anlayamıyorum bir kısım insanları.

Neden böyle diye anlamaya uğraşırken beynim zonkluyor.

Bir kısım insanlar ipnoz olmuşlar. Bakıyor göremiyor, dinliyor anlayamıyor. Okuyor kavrayamıyor.

Belkide görüyor, anlıyor, kavrıyor ama dediğim dedik, öttürdüğüm düdük demekten geri durmuyor.

Ortalıkta asrın en büyük yolsuzluğu var. Hırsızlığı var. Büyük İstanbul soygunu var. Birçok belediyenin fütursuzca vurgunu var.

Binlerce sayfa iddianame var. Şahitlerin ve kendilerinden olan itirafçıların beyanı var.

Utanmadan, arlanmadan her yerde bağırıyorlar. Adalet ve özgürlükten dem vuruyorlar. Peki o zaman kanunla- Anayasayı değiştirerek hırsızlığı meşru mu kılalım?

Filanca hırsız diyorsun (belgelenmiş) feşmanca hırsız cevabını alıyorsunuz.

Kim elinde bilgi ve belge varsa devletin savcılarına versinler.

Suçlu kim olursa olsun kabul edilsin ve cezasını bulsun.

Toplumda mankurtlaşmış bir kesim var ki, bu hayra alamet değildir. Özellikle bu noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Bu insanoğlunu anlamak ne de zormuş.

Mevla’m cümlemizi gerçekleri görenlerden ve anlayanlardan eylesin eylesin.

AMİN