AHMET RIFAT SAĞLAM

AHMET RIFAT SAĞLAM

O İNSAN; SEN

O İNSAN; SEN

Bir gün ormandaki eşeklerin hepsi çalışmaya gitti. İçlerinde tembel olan bir eşşek vardı, o çalışmaya gitmedi. Arkadaşları çalışmaya gidince ormanda canı sıkıldı. Ne yapacağını düşündü uzun uzunc Hiç acele etmedi karar vermekte. Çünkü daha çok vakti vardı. En sonunda saklambaç oynamaya karar verdi. Sonra düşündü; kim ebe olacak kim saklanacak. Olsun dedi. Hem ebe olurum. Hem de saklanırım. Yüzden geriye doğru saymaya başladı. Yüz, doksan dokuz, doksan sekiz, doksan yedi... üç, iki, bir, sıfır. Sağım solum sobe, saklanmaya ebe, dedi. Sonra orman içinde kendini aramaya başladı. Aradı, aradıc Arkadaşları işten döndüğünde bizim eşşek hala kendini arıyordu. Hatta arkadaşlarına kızmaya başladı, sizin yüzünüzden bulamıyorum aradığımı diyec Aradan günler geçti. Bizim eşşek ne aradığını bile unuttu, tek işi vardı, sadece aramakc

Hemen belirteyim ki şu an içinden eşşek yazılmaz, eşek yazılmalı diye düşünüyorsun. Evet, haklısın, fakat şu an bir eşekten değil, başarısızlığı için başkalarına kızan ve kendi kendini arayan bir eşşekten bahsediyorum. : )

Eğer bir gün sen de başarısızlığı için hep başkalarını suçlayan, mazeretler üreten birini görürsen ona yavaşça yaklaş. Başarısızlığına sebep olan kişiyi görmesi için eline bir ayna ver. Tabi görebilirsec

Liseye gittiğim yıllardı. Çok soğuk bir kış gününde okula giderken arkadaşımın çalıştığı dükkâna uğradım. Soğuktan kulaklarım, burnumun ucu kıpkırmızı olmuştu. Dükkânda arkadaşımın daha yeni yaktığı soba sesli sesli yanıyordu. Sobanın başında olmanın tadını çıkardım. Arkadaşım bir de çay demlemişti sobanın üstünde. Yanında peynir, ekmek, zeytin de vardı. Çok şanslısın, dışarısı buz gibi, keşke ben de hiç buradan çıkmasam dedim arkadaşıma. Arkadaşım, keşke ben de senin yerinde olsaydım, okuyabilseydim dedi. O esnada içeriye arkadaşımın patronu girdi ve gençler gençliğinizin kıymetini bilin, keşke sizin yerinizde olabilseydim dedi.

Anladım ki herkes kendini tanımak ve kendi olmanın keyfini çıkarmak yerine başkalarına imreniyor hep. Ama bu sonu olmayan bir döngü değil mi? Yarın da bu gününü özleyeceksin.

Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken, söz öğrencilik yıllarımıza geldi. Keşke tekrar öğrenci olsak, okula gittiğimiz günlerimize dönsek, dedi arkadaşım.

İnsan küçükken büyümek ister, büyükken çocuk olmak ister. Öğrenciyken meslek sahibi olacağı günleri bekler, meslek sahibi olunca öğrencilik yıllarına dönmek ister. Askerdeyken teskere olacağı günü iple çeker, teskere olunca bir ömür askerlik hatıralarını özler. İnsan işte : )

Kimse bu günü yaşamanın, bu günde olmanın keyfini çıkarmaya çalışmaz. Zaman o kadar büyük ki, kaç milyar sene olmuş dünya kurulalı bilen yok. Bu sabah doğan bebek de dâhil olmak üzere yüz sene sonra, şuan yeryüzünde olan insanların hiçbirisi hayatta olmayacak. Şu an oturduğun yer belki de yüzlerce sene sonra dev bir alış veriş merkezi olacak. Belki de harpten çıkmış, darmadağın bir yer olacak. Belki de dev bir hastane olacak. Düşündükçe insanın beyni ürperiyor.

Zamanın büyüklüğü karşısında ömrün o kadar az ki. Bu azıcık ömrü dolu dolu yaşa. Tozu dumana kat. Sev kendini. Her şey senin elinde... Bu azıcık ömrü başkalarının kararlarıyla yaşama. Bu hayat senin hayatınc Akıllı ol. Kendi kararlarını hep kendin ver. Unutma, hayatta tek hakiki dostun var: SEN

Bu yazı toplam 745 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
AHMET RIFAT SAĞLAM Arşivi
SON YAZILAR