FERRUH ERDOĞAN

FERRUH ERDOĞAN

(GDO) GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR

(GDO) GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR

Tüm canlılar alemin (Bitki, hayvan, mikroorganizma ve İNSANLARIN) Üremelerinin ve vücut-yapı teşekkülünün, kalıtımları ve dış etkenleri de dikkate alarak yaşamlarını organize eden kromozomları, üzerindeki taşıdıkları "GENLERİDİR" Genler, vücudu, biyolojik yapıyı en ince ayrıntılarına kadar "determine" ederler. Yalın bir ifade ile belirttiğimiz, bilimsel olarak tanımı da bilim adamlarına bırakarak GENETİK disiplin dalının çok çok önemli görevleri vardır.

Güncel olarak tartışılan ve halkın kafasında kavram ve bilimselliğini daha hala çözemediği DOMUZ GRİBİ aşısı sorunu var; Birden bire GDO tartışması medyada, televizyon programlarına oturdu! Bu konuda en az aşılar kadar tartışılacak, kanıksanacak, birileri bu önemli konuların GÜNDEMDEN kalkması için yeni konular, Bombalar (sözlü) patlatacak gündem değişecek!

“GDO” olarak üretilen ve DÜNYA pazarlarına sürülen en tonajlı dört ürün konusu tartışılmaktadır. Ancak genetiğinin değiştirilmesi istenecek sırada çok ürün bulunmaktadır. Adı geçen ÜRÜNLER bitkisel olarak en geniş olarak ABD, KANADA, ARJANTİN, ve toplam 27 ülkede de, tarımı yapılmaktadır. Bu ürünler PAMUK, SOYA FASULYESİ, MISIR ve KOLZADIR. Dört üründen “KOLZANIN” ülkemizdeki tarımı “YAĞ” bitkisi adı altında yapılmaktadır. BİO – DİESEL olarak kullanılmaktadır.

“GDO” çalışmaları “BİO-TEKNOLOJİ” adı altında, GENETİK biliminden yararlanılarak, teknolojik çalışmaları içeren TEKNİK organizasyondur. Bu Teknolojide, melezlemeden, gen transplantasyonundan, (genlerin nakli) v.b. karmaşık mikroskobik, mikrobiyolojik bilimsel bulgular uygulamaya aktarılmaktadır.

“HİBRİT” tohumlarla, ülkemizdeki orijinal, Anadolu ve Trakya’nın “GEN MERKEZİ” olan kültür bitkileri (domates, biber, salatalık v.b.) doğadan silinmek üzeredir. (kiraz, elma, dut v.b.) Bize ORGANİK tarım öğütleyenler, ekolojik koşulları değiştirilmiş, tohum, fide ve fidan dayatmaktadır. Size bir örnek; Bilecik ili dahil, tüm ülkeye bilhassa Marmara bölgesine yayılmaya çalışan bir CEVİZ fidanı pazardadır. Bu RUS kökenli çeşit “sertifikasız” satışı yapıldığını söylediğim bu çeşidi nasıl satarlar, tüm adaptasyon denemeleri yapıldığını biliyor musunuz dediğimde, ilgili yetkili tatmin edici bilgi vermedi. Gelecekte korkulan, bizler tarafından ziraat mühendisleri odası ve TEMA VAKFI, tarafından GEN merkezi olan Türkiye’nin, ülkemizde bulunan tohum- FİDE ve FİDANLIKLARIN “tamamı da özelleştirildiğinden” GEN HAVUZUMUZUN risk altında, TEHLİKE içinde olacağıdır. TÜRKİYE yer küremizde bulunan sekiz gen merkezinin içinde yer almaktadır. Bu konu “İLAHİ” Lutufdur. Yaratıcımızın ÜLKEMİZE ekolojik hediyesidir!

Günümüzde 15 bitki türü dünya nüfusunun yüzde doksanını beslemektedir. Sadece buğday, pirinç ve MISIR dünya tahıl üretimin yarıdan fazlasını karşılamaktadır. Bu bitkilerin bilhassa BUĞDAYIN orijini ANADOLUDUR ve Dünya’nın büyük bir bölümüne ANADOLU’dan yayılmıştır. Melezlemelerde ve doğal seleksiyonla ve de yapay seleksiyonla(insanlarca) binlerce yeni çeşitler Dünya’da tarlalardadır! Bir bakıma ANADOLU Ekosistemi DOĞAL GEN Bankası niteliğindedir. Ancak hala GEN BANKAMIZ yoktur.

GDO ile ilgili yönetmelik 26 Ekim 2009 tarihinde RESMİ gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile ilgili Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker 05.11.2009 gecesi Kanal 8’de açıklamalar yaptı ve ben iki saat dinledim. Bize ters gelen (odamıza ve TEMAYA) Yıllardır hazırlanmakta olan ve Bakanın ifadesi ile, halen Bakanlar kurulunda sıra bekleyen ULUSAL BİYOGÜVENLİK YASASININ çıkarılmadan, YEM-GIDA ve yürürlükteki Gıda ile ilgili kanunlardaki maddelere dayanılarak çıkarılan YÖNETMELİK le 72 milyon insanımızın “Gıda Güvenliği” tehlikeye girmesidir. Bu Yönetmelik daha yürürlüğe girmeden bu ürünlerin (SOYA ve MISIR) 1800 adet gıda maddesinin reçetesine girmediğini nereden inanalım?

Ülkemizde, kaçak mazot, kaçak beyaz peynir, zehir! Sahte ürün, kaçak besin katkı maddeleri, un beyazlatıcıları v.b. yüzlerce “madde-mal” girip çıkmaktadır! (Gazetelerden…)

Yönetmelikle, Sayın bakanımız, televizyonda “adeta” GDO’lu ürünlerin giremeyecek kadar “SIK” takiple ithalatçıları caydıracaklarını savunarak konuyu hafife almaktadır. Sivil Toplum Kuruluşlarının en önemli isteği YÖNETMELİĞİN iptalidir. Asıl olan “ULUSAL BİYOGÜVENLİK YASASININ” TBMM’ inden çıkarılması, yönetmelik ve Tüzük’ün daha sonra hazırlanmasıdır. YÖNETMELİK’in tartışılması ve beklide YARGIDA iptali uzun süre konuyu askıda bırakacaktır. 10 yıldır ülkemize MISIR ve SOYA girmektedir. (GDO Analizi yapılmadan)

Bu yazı toplam 552 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
FERRUH ERDOĞAN Arşivi
SON YAZILAR