MÜCAHİD ERDAL

MÜCAHİD ERDAL

BOSNA'YA GİDİYORUM

BOSNA'YA GİDİYORUM

Oğlumun yanına Bosna Hersek’e gidiyoruz Allah’ın izniyle. 3 Sene önce YÖK’ten İUS Görsel Sanatlar ve İletişim Tasarımı lisans eğitimini tercih etmiştik. Neden Bosna Hersek. Çünkü Balkanlar Türklerin göz ağrısı.

Osmanlı’nın, Cihan imparatorluğunun kurulduğu topraklardan, Balkanlara gidiyoruz. Balkanlar Türk bedeninin, gövdesinin bir bölümü. Türk’ün ruhu kutsal topraklarda, kalbi Anadolu da aklı ise Balkanlardadır.

Osmanlı İstanbul’dan önce Balkanlardaydı. Söğüt’te filizlenen Osmanlı Devleti, İznik, Bursa’dan sonra yönünü Balkanlara çevirdi. Balkanlara gittiğinde Osmanlı fethettiği yerleri sömürge yapmadı, vatan yaptı.

Hükmettiği topraklarda Yunus Emre’nin “Biz yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü” dediği gibi insanları yaradandan ötürü sevdi. İnsanlara hizmet etmek için köprüler, hanlar, hamamlar, yollar, okullar yaptı.

Kimsenin ibadetine karışmadı, yaşantısıyla çevresine örnek oldu. Bu yaşantıdan etkilenen başta Boşnaklar, Arnavutlar Müslüman oldular.

Diğer Hristiyanlar Müslüman olan ırkdaşlarına “Onlar Türk oldu” dediler. Çünkü Türkler Müslümanlığı o kadar içine sindirdi ki, ayetlerin, hadislerin emrettiği doğrultuda yaşam tarzı oluşturmaya çalıştılar. Adetler, gelenekler görenekler tasavvufta olduğu gibi Yaradan’ı ve resulünü zikretti.

“Türk oldu” denilen Müslüman Boşnaklar, Arnavutlar adeta yörük, muhacır, manav gibi anılır oldu.

Cihan imparatorluğu kuran Osmanlı Dünyaya “Birlikte yaşama sanatını” hediye etti. Bu sayede Osmanlı’nın hükmettiği topraklarda herkes mutlu huzurlu yaşadı. Herkes kendi inancını rahatlıkla ve huzur içinde yaşama imkanı buldu. Farklı dinlere mensup insanlar aynı ilde, aynı mahallelerde, aynı sokaklarda birbirlerine saygılı bir şekilde yaşadı.

Öyle ki aynı mahalle içinde Cami, kilise ve sinegog olan mekanlar var. Hiç kimse Kilisenin çanından, Ezan sesinden rahatsız olmadı.

Ancak her şeyi madde gözüyle bakan, çıkar için insanların canını yakan batı Osmanlı’yı yıkmak için elinden geleni yaptı. Osmanlı Balkanlardan, Kafkaslardan, Orta doğudan çekilmek zorunda kaldı ve Dünyanın huzuru kaçtı.

Sırplar, Boşnaklar, Hırvatlar aynı coğrafyada huzur ile yaşarken, Osmanlı çekildikten sonra birbirine düşman edildiler. Rahmetli Alijya İzzet Begoviç, Osmanlı’nın dünyaya hediye ettiği “Birlikte Yaşama Sanatı”nı devam ettirmek için, huzur ve barış ortamında yaşamak için elinden geleni yaptı. Kendisi hapishanelere girmekten kurtulamadı. Binlerce Boşnak maalesef hakkın rahmetine kavuştu. Büyük bir insanlık dramı yaşandı.

Osmanlı Kafkaslardan çekilince de benzer dramlar yaşandı. Azerbaycan – Ermenistan arasında savaş çıktı. Hocalı katliamı yaşandı. Dağlık Karabağ’da Ermeni askerler Azerbaycanlı askerleri rehin alıyor.

Rehineleri ahır gibi bir yere kapatıyorlar. Haftalarca kimseyle görüştürmüyorlar. Gazeteci Hüsnü Mahalli’nin kendisinden dinlemiştim. Hüsnü Mahalli rehin Azerbeycanlı askerleri görmek için büyük meşakkatlerle rehin tutulan mekana gidiyor. Ermeni komutan görüşmelerine izin veriyor. Tutuklu bulundukları alana Türk gazeteci selam vererek giriyor. Daha hiçbir şey konuşmadan birbirlerinin boynuna sarılıyorlar ve ağlamaya başlıyorlar.

Bu esnada ziyarete refakat eden Ermeni komutan da ağlamaya başlıyor. Türk gazeteci soruyor: “Azerbaycanlı asker ağlıyor, rehin ve soydaşı Türk bir gazeteci ile kavuştu. Ben ağlıyorum, soydaşım Azarbeycanlı rehin kardeşimle kavuştum. Sen neden ağlıyorsun?” diyor.

Ermeni komutanın ifadesi aslında benim buraya kadar anlattıklarımı çok güzel özetliyor. Diyor ki “Biz Osmanlı şemsiyesi altında, Ermeniler olarak Türklerle yüzyıllarca kardeş olarak yaşadık. Osmanlı çekildikten sonra bizi birbirimize düşman ettiler. Biz hepimiz kardeş iken nasıl böyle bir duruma düştük diye ağlıyorum” diyor.

Böyle büyük bir imparatorluğun kurulduğu topraklardan, gönül coğrafyamıza Bosna Hersek’e gidiyoruz. Oğluma kavuşmanın heyecanı tabiki bir bambaşka.

Ancak atalarımızın mirasını görmek, hala orada yaşayan soydaşlarımızı görmek, onlarla hemhal olmak işitiyorum.

Bosna Hersek’te 2 gün kaldıktan sonra, Mostar’a gideceğiz. Oradan Karadağ, Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Sırbistan dolaşacağız.

İmkanım olursa oradan hatıralarımı yazacağım. 

Hoşçakalın!..

mucahid-erdal.jpg

 

Bu yazı toplam 1880 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
MÜCAHİD ERDAL Arşivi
SON YAZILAR