ŞADİ  ERDAL

ŞADİ ERDAL

DERESAKARILILAR SULARINA KAVUŞTU

DERESAKARILILAR SULARINA KAVUŞTU

Deresakarı köyü suyuna kavuştu, arazilerini sulamaya başladı. Daha doğrusu gasbedilen haklarını geri aldı. Önce yetkililere durumlarını anlattılar. Gittikleri her kapının içindeki yetkili onların şikayetlerini dinlese de "Bunlar HES projesine karşı. Türkiye enerji ithal eden bir ülke bu yüzden cari açık veriyor. Hes projeleri altın yumurtlayan tavuk. Hiç bu tavuk kesilir mi? Tarım üreticileriymiş bağırır çağırır susarlar. Telefonlarına cevap vermeye bile değmez." düşüncesiyle baktılar. 

Siyasiler olsun bürokratlar olsun HES projesine izin verirken konulan şartlara riayet edilip edilmediği kontrol edilseydiköy halkı hiç zarara uğramazprotesto yapmalarına da sebep kalmazdı. 

Hes projesine konan şartlar, 3km. boyunda 50 metre eninde ve 3,5 metre derinliğinde yapılması . Yine "Tarımsal sulama, içme ve kullanma suyu miktarları ve diğer kullanım hakları hariç olmak üzere..." deniyor. Hes projesi başlarken tırnak içinde belirttiğim hususlardan istifade eden varsa onların bu hakkı müktesep hak kabul ediliyor, zarar verilmesine, suyun kesilmesine izin verilmiyor.

Ne yazık ki ilgililere yapılan şikayetlere dikkat edilmeyince üreticileri isyan noktasına getirdi. Deresakarı köylülerinin basına da haber vererek yaptıkları protesto basında yer alınca neredeyse baş sorumlu basın ilan edildi.

Devlet su işleri yetkilileri Deresakarı köyüne geliyorlar. Köy halkına "Neden basına haber verdiniz, şikayetlerinizi bize haber verseydiniz de halletseydik" diyorlar. DSİ yetkililerinin bu sözlerine el insaf demekten başka ne söylenebilir. Kendilerine onca dilekçe verilmiş görmezlikten gelmişler. Hes projesinin yapılması için konan şartların kontrolü onlara verilmiş, gereken kontrolü yapmamışlar, basının diline düşünce akılları başlarına geliyor. 

Şİmdi sular geldi Deresakarı köylüleri sularına kavuştu. Herkes işini sağlam yapsa şu nahoş hadiseler yaşanırmıydı? Şimdi sular eski haline gelince şu hikayeyi anlatmadan yazımı bitirmek istemiyorum.

Ağa ile hizmetçisi şehre gitmek üzere at arabasına binerler. Yolda manda pisliğini gören ağa hizmetçisine, şunu yersen sen ağa ben hizmetçi olacağım der. Hizmetçi yıllarca çektiği sıkıntıyı düşünür yer. Ağa hizmetçi, hizmetçi ağa olarak yerlerini alırlar. Akşam olur köye dönerlerken aynı yere geldiklerinde yeni ağa şu pisliği yersen sen ağa ben hizmetçi olayım der. Ağa düşünür yılların verdiği ağalık elden gitmiş köye hizmetçi olarak dönmek istemez, yer ve yine yerleri değişirler. Ağa koltuğa oturunca madem yine sen hizmetçi ben de ağa olacaktık, bu haltı niye yedik der. 

Madem bu suda bu köyün hakkı var, verecektin haklarını, evvelce bu duyarsızlığı neden göstersiniz? 

 

Bu yazı toplam 1102 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ŞADİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR