UMUT ÖZDEMİR

UMUT ÖZDEMİR

BİLECİK TREN İSTASYONUNDA YAŞLI BİR ANA

BİLECİK TREN İSTASYONUNDA YAŞLI BİR ANA

Çanakkale deniz ve kara savaşları, Türk Ulusal tarihinin 1800’lü yıllarının hemen çoğunluğunda görülen yenilgilerden sonra askeri ve siyasal varlığını bir kez daha kanıtladığı savaşlardır. Harp tarihine bakıldığında öz yurdunu korumak için şahlanan yaralı bir ulusun, sayı ve maddi açılardan üstünlüğünü tartışılmaz olan düşmanlarını yenerek, onları yenilgiye uğrattığı bir savaştır. Bu durumuyla dünya harp tarihlerine geçmiş ve Türk tarihine de altın harflerle yazılıp Türk’ün kahramanlık ve şeref abidesi olmuştur. Dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan gencinden yaşlısına, farklı dinlere, dillere ve ırklara sahip birçok insanın kadın erkek demeden vatan uğruna, millet uğruna cephelere koştuğu bir gerçektir. Anadolu’nun her bir noktasından cephelere koşan bu destansı hikayeyi yazan elbetteki ibretlik hikayeler ve kahramanlıklardır ve bir örneği de Bilecik’imizde yaşanmıştır. Buyrun TREN İSTASYONUNDA BEKLEYEN YAŞLI BİR ANA hikayesine göz atalım;

Savaş yılları... Bir tren, Bilecik İstasyonunda beklemektedir. Askerlerin hepsi sakin, belki bir daha geri dönmeyecekler. Ama hiçbiri tedirgin değil... Sene 1915... Sonbaharın serin yağışlı günlerinden biri... Savaş bütün şiddetiyle cephelerde devam ediyor. Vatanın her tarafında barut ve kan kokusu. Yiğitlerin biri ölüyor bini yetişiyor. İhtiyarı, genci savaşıyor, didiniyor ve yurdumuza düşman çizmesi basmasın diye el açıp Allah’a dua ediyor. Cepheye durmadan takviye kuvvetleri gidiyor... İşte o kuvvetleri götürecek bir tren, Bilecik İstasyonunda beklemektedir.

Askerlerin hepsi sakin, belki bir daha geri dönmeyecekler. Ama hiçbiri tedirgin değil. Çünkü şehid olma arzusu ve inancı gönüllerine huzur veriyor... Sevkiyat subaylarından Abdülkadir Bey, vagonların arasında sessiz, hareketsiz bir gölge görür. Merakla ve şüpheyle yaklaşır.

O anda çakan şimşeğin aydınlığında şunlara şahit olur: Ak saçlı, beli bükülmüş, soluk benizli, başı beyaz yaşmaklı ihtiyar bir Türk anası, çakılmış gibi orada duruyor. Yağmurdan sırılsıklam olmasına rağmen, huşû içinde beklemektedir. Anadolu’nun cefakâr, vefa timsali ve sabırlı anası ile Abdülkadir Bey arasında şu konuşma geçer:

- Valideciğim (anneciğim) yağmurun altında niye böyle bekliyorsun?

- Trende oğlum var. Onu selametlemeye (uğurlamaya) geldim.

- Oğlun kimdir, nerelisiniz?

- Söğüt’ün Akgünlü köyünden Mehmedoğlu Hüseyin.

- Onu görmek ister misin, çağırayım mı?

- Sana dua ederim. Ona bir çift sözüm var.

Hüseyin, kısa zamanda bulunup getirilir. Elini öpen oğlunu bağrına basan ana, ona son olarak şu nasihati yapar:

-Hüseyin’im, yiğit oğlum benim!.. Dayın Şıpka’da, baban Dömeke’de, ağaların Çanakkale’de şehit düştüler. Bak son yongam sensin. Eğer minarelerden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri sönecekse sütüm sana helal olmasın! Öl de köye dönme. Yolun Şıpka’ya düşerse dayının ruhuna bir Fatiha okumayı unutma. Haydi oğul! Allah yolunu açık etsin.

Hüseyin, anacığının elini öptü; ancak bunun son öpüşü olduğunu nereden bilebilirdi ki!.. Yaşlı gözlerle oğluna bakan bu ana, son evladını da dualarla bu şekilde cepheye uğurladı... 

Çanakkale savaşlarında, Anadolu’nun her yöresinden, her köyünden silahını kapan yüz binlerce vatan evladı; genci-ihtiyarı, kadını-erkeği, cepheye koşmakta ve bir şekilde bu muharebelere katkı sağlamakta tereddüt göstermemişlerdir. Bilecik tren istasyonunda yavrusuna sen son yongamsın ‘’Öl de köye dönme ‘’ diyerek vatanın bağımsızlığını herşeyin üstünde tutan gözü yaşlı ana, bunun en büyük örneğidir. Her karış toprağı, şehit kanlarıyla sulanmış bu vatan için, ecdadımız yüz binlerce şehit vermiştir. Şanlı bir tarihe sahip medeniyet kuran Bilecik’ten de 854 vatan evladı üzerlerine düşen görevlerini hakkıyla ifa ederek din uğruna, vatan uğruna şehit olarak katkı sağlamışlardır.

Azmin ve imanın her türlü güce galebe çaldığı, tarihte eşine az rastlanan, namusu, vatanı ve milletinin bekası için gözlerini kırpmadan canlarını veren yüz binlerce kahramanın eseri Çanakkale Zaferi ile 103 yıl önce destan yazan tüm kahramanları rahmet ve şükranla yad ediyorum.

 

Bu yazı toplam 10266 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
UMUT ÖZDEMİR Arşivi
SON YAZILAR