ABDULKADİR İLGEN

ABDULKADİR İLGEN

BİR DÖNEMİ GERİDE BIRAKIRKEN

BİR DÖNEMİ GERİDE BIRAKIRKEN

Türkiye bir yandan 28 Şubat süreci mağdurlarının tutuklanma sürecini, diğer yandan da yeni anayasa tartışmalarının yoğun biçimde yaşandığı yeni bir dönemin hararetini yaşıyor. Bugünlerde adına sadece post modern darbe de denilen bir sürecin yargılanmasına değil, bu süreci cesaretle eleştiren yazarlar kadrosunun varlığına da tanıklık ediyoruz.

Zor dönemlerde konuşmak ve bilhassa sağlam duruş sergilemek kadar, işlerin asan olduğu dönemlerde sükûnetle kenarda beklemek de o derece yüce bir erdemdir. Bunun tersi davranışlar ne kamuoyu vicdanında, ne de gelecek nesillerin vicdanında hakiki en küçük bir yer işgal edemez.

Bunları bir tarafa not ettikten sonra, geçenlerde ilimize teşrif eden çok değerli bir tarih ve siyaset bilimi profesörünün 28 Şubat sürecinde başına gelenlere kısaca temas etmek istiyorum. Bu kişi Prof. Dr. Mim Kemal Öke’dir. Aynı adı taşıyan dedesi, bir dönem Atatürk’ün şahsi hekimliğini de yapan ve 33. dereceden mason olan bir şahsiyettir.

Aile İstanbul Nişantaşı’nda meskûn ve genç Mim Kemal de memleketin gayet seçkin okullarında tahsilini tamamlayarak yüksel tahsil için İngiltere’ye yollanır. Her ne olursa orada olur. Genç Mim Kemal’in koleje başlamasıyla Cambridge’deki okul idarecilerini bir telaştır almaya başlar.

Sorun yeni gelen Müslüman öğrenci için okulda bir ibadethane bulunmayışıdır. Hemen yeni gelen öğrenciyle temasa geçilerek sorun halledilmeye çalışılır. Oysa yeni gelen öğrencinin böyle bir talebi yoktur. Buna hiçbir şekilde ihtimal vermeyen okul idaresi, genç talebenin bütün isteksiz tavırlarını tamamen bir nezaket ve tevazu gösterisi olarak algılar.

Mim Kemal’in bütün isteksiz tavırlarına rağmen okul idaresi, ‘ne münasebet bu tabii ki bizim görevimiz’ diyerek, onun tavırlarını dikkate almazlar. Hem Cambridge’de bu tarz bir Müslüman mescidi ilk defa bizim okulda açılmış olacak. Burada siz dışarıdan gelen Müslüman öğrencilere de pekâlâ namaz kıldırabilirsiniz derler. Fakat asıl sorun bu genç talebenin Müslümanlık adına hiçbir şey bilmemiş olmasıdır.

Mim Kemal bunun üzerine memleketten defalarca [tabii ki ailesi] bir ilmihal kitabı talep ederse de, bu isteğini dikkate alan olmaz. Bunun üzerine üniversite kütüphanesine başvurur. Görür ki, katlardan biri tamamen İslami eserlere tahsis edilmiştir. Diyanetin bastığı güncel eserlerden en eski Arapça eserlere kadar ne ararsa vardır kütüphanede.

Böylece kendi kültürüyle teması da başlamış olur. İngiltere yılları kendisi için tam anlamıyla “eve dönüş” olur. Arapça öğrenmek için gittiği kursta, dersin ilk günü, hoca kendisini heyecanla karşılar. İçimize yeni gelmiş Müslüman bir öğrenci var ve bu öğrenci bize Kur’an-ı Kerim okuyabilir der. Bir mahcubiyet de orada yaşar.

Yıllar geçer ve evden yani kendi kültüründen uzak bir muhitin adamı olarak yurt dışına giden genç adam, ülkesine dönerken kendi kültür köklerine de aşina olarak ülkesine avdet etmektedir. Ailesinin şaşkın bakışları arasında namaz kılan bir Mim Kemal Öke vardır artık. O dönemden itibaren milliyetçi-muhafazakâr kesimlerin yakından tanıdığı bir isim hâline gelir.

Yıllar geçer ve devir yeni bir döneme, 28 Şubat’a gelir dayanır. Kendisine tabii ki ağır bir bedel ödetilir. Sadece üniversiteyle ilişiği kesilmez, yazı yazdığı gazetelerdeki işine de son verilir. Beş parasız kalmıştır. Evini bile satmak zorunda kalır. Bu günlerde mangalda kül bırakmayan yazar-çizer taifesinden hiç kimse yoktur ortalıklarda o gün. Bir kere olsun kendisini arayan olmaz.

Aynısı İskender Pala’nın başına gelir. Onun da genç bir akademisyen dışında hiçbir arayanı ve elinden tutanı olmaz. İsterseniz onun da kim olduğunu tarihe not düşmek için işareten zikredeyim. O zaman genç bir akademisyen olarak İSAM’ın başında bulunan çok değerli bir ağabeyimizdir bu isim.

Bu yazı toplam 579 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ABDULKADİR İLGEN Arşivi
SON YAZILAR