MUSTAFA KINIKOĞLU

MUSTAFA KINIKOĞLU

SEVABIYLA GÜNAHIYLA MEHMET ÂKİF

SEVABIYLA GÜNAHIYLA MEHMET ÂKİF

27 Aralık, yine bir Aralık gününde doğan Mehmet Âkif Ersoy’un ölüm yıldönümü… Bu vesileyle sizlere Mehmet Âkif hakkında birkaç not aktarmak istiyorum.

Sokaktaki vatandaşa Mehmet Âkif’i sorsak, hepsi Âkif’in milli şairimiz olduğundan, belki bir kısmı Safahat’ından ve Âkif’in yokluk içinde vefat ettiğinden bahsedeceklerdir. Belki içlerinden birkaçı milli mücadele dönemindeki gayretlerinden, hayatında çektiği zorluklardan da bahsedebilir.

Aralarından Mehmet Âkif’e eleştirel yönden bakan çıkar mı emin değilim, bir süre öncesine kadar böyle bir soru bana sorulmuş olsaydı, bendeniz de benzer cevaplar verirdim. Ta ki...

Bir dost meclisinde konu bir şekilde Mehmet Âkif’e gelince duyduklarım hiç hoşuma gitmemişti. Dostlar Âkif’i sert şekilde eleştiriyorlardı, başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü, çünkü kendisini çok yakından tanımasam da, en azından Milli Mücadele döneminde cami cami, köy köy dolaşıp milletimizi nasıl bilinçlendirmeye çalıştığını biliyordum ve bu çok takdir ettiğim bir durumdu.

O akşam her ne kadar çok üzülsem de, oturduğum yerden “olur mu öyle şey” veya “vay be demek öyleymiş” gibi ezber söylemler yapmak yerine işin aslını, astarını öğrenmeye ve bu konuda biraz araştırma yapmaya niyet ettim.

Âkif’le ilgili eleştiriler dört başlıkta toplanabilir; Abdülhamit Han için söyledikleri, Abduh ve Afganî’e olan muhabbeti, İttihad ve Terakki’yi desteklemesi ve bazı şiirlerindeki isyankâr sözler…

Bu konu ile ilgili yaptığım okuma ve araştırmalarda gördüklerime göre Mehmet Âkif niyetinde samimi, eşine az rastlanır derecede yüksek ahlâk sahibi bir zat… Gayesi İslâm birliğinin yani tevhidin sağlanması... Çıktığı ilk zamanlarda memlekete şeriate uygun hürriyet getireceğini, aksaklıklar yaşanan çeşitli devlet birimlerinde ıslah yapacağını iddia eden İttihad ve Terakkî’ye desteği bu yüzden… Bugünkü değerlendirme ile bu kararının hatalı olduğu görülüyor, zaten kendisi de ilk harekete destek olmuş ancak kurulan fırkaya üye olmamış…

Benzer bir durum Milli Mücadele’de de karşımıza çıkıyor. Milli Mücadele sırasında köy köy dolaşıp halkı memleketin tekrar dirilmesi için uyandırmaya çalışan Âkif, daha sonra vekillik yapmasına ve ihtimaldir ki daha fazlasının kendisine verilecek olmasına rağmen gidişatı sindirememiş ve çok zor bir hayat geçireceği Mısır’a gitmiştir.

Bütün bunlar Âkif’in Abdülhamit Han için yazdıklarını temize çıkarmaz. Abdülhamit Han’a karşı Âkif gibi şiddetli yazı veya şiirler yazan başka kişilerin daha sonra pişman olduklarını ve özür mahiyetinde yazılar ve şiirler yazdıklarını biliyoruz. Ne yazık ki Âkif’in böyle bir özrü yok. Yalnız Mustafa Armağan Abdülhamit Han ile ilgili kitabında, Şemseddin Şeker’in “Mehmed Âkif ve Sultan Abdülhamit” adlı eserinden alıntıyla, Âkif’in Yozgatlı İhsan Efendi’ye (İhsan Efendi geçtiğimiz seçimlerde cumhurbaşkanlığına aday olan Ekmeleddin Bey’in babasıdır) “Ölmez de iyileşirsem şu, şu konuları nazma döküp işleyeceğim. Bir de hatıralarımı yazmak istiyorum. Hatıralarımda Sultan Abdülhamit’e karşı i’tizar (özür dileme) ve itiraflarım olacak.” dediğini yazmıştır.

Âkif’in eleştirildiği diğer iki konu olan Abduh muhabbeti ve şer’i olarak sakıncalı satırları da bana Âkif’in gayesinde çok ısrarlı, hatta Arnavut olması hasebi ile inat ve hırslı biri olduğunu düşündürüyor. İslâm beldelerinin bir araya gelmesi ve halkların uyanması için çalışan Âkif, Abduh ve Afganî’nin benzer görüşlerini benimsemiş ve çıkardığı dergide Abduh’un bazı makalelerini tercüme etmiş... Âkif hakkında en detaylı çalışmalardan birine imza atan Ertuğrul Düzdağ, Âkif’i anlattığı kitabında, Âkif’in Abduh’un çalışma tarzını benimsediğini ancak Batı tesiri ile düştüğü ve isabetsiz olduğu söylenen fikirlerine iltifat etmediğini, onun genel İslâmî kabuller içinde kalan teklif ve düşüncelerini naklettiğini söyler. (Ertuğrul Düzdağ, Mehmet Âkif Ersoy, Kapı Yayınları 2013, Syf 28) Ancak Ertuğrul Bey kitabında bu konuyla ilgili daha fazla detay vermemiş. Abdülhamit Han ile ilgili yorumlara ise hiç değinmemiş.

Bir gazete makalesinde daha detaya girmek mümkün değil. Son olarak şunu söyleyebilirim; incelediğim diğer eselerde, örneğin çok muhterem, peygamber aşığı Ali Ulvi Kurucu’nun hatıratında (bu hatırat başlı başına üstünde durulması gereken bir değer) ve yine 20. yüzyıl münevverlerimizden Samiha Ayverdi Hanımefendi’nin notlarında Âkif hakkında olumlu, hattâ olumlunun ötesinde çok övücü hatıralar ve notlar okudum.

Sonuç olarak, Âkif’i ne hamaset ile övmek, ne de hatalarından dolayı tamamen yermek bana uygun geliyor. Bugün için değerlendirmem bu, ancak bu dosya benim için henüz kapanmadı.

twitter.com/mkinikoglu [email protected]

Bu yazı toplam 1350 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
MUSTAFA KINIKOĞLU Arşivi
SON YAZILAR