Yerel basınımızda zaman zaman kamu kurumları ile ilgili haberler, yorumlar gündeme gelmekte. İlgili kurumlarımızın, istisnalar dışında, cevap verme alışkanlıkları olmadığını da biliyoruz. Ancak, o hususta yapılmış bir icraat gördüğünüzde, uyarının dikkate alındığını anlıyorsunuz.

Bu gün sizlere, daha önce gündeme getirdiğimiz iki konudan bahsetmek istiyorum.

Pazaryeri-İnegöl bağlantısında, Ahıdağı’nın her zaman sisli olduğunu, yol çizgilerinin olmadığını ve bu yolda seyahat edenlerin hayati tehlikelere maruz kaldıklarını, başımıza gelen bir olayı da örnek vererek anlatmıştım. İlgili kurum tarafından resmen cevap verilmese de, yazımızın yayınlanmasından 15 gün kadar sonra, çizgilerin çekildiğini memnuniyetle gördük. İlgilerinden dolayı Karayolları 14. Bölge Müdürümüze teşekkür ediyoruz. Konu Karayollarından açılmışken, Bilecik-Pazaryeri yol ayrımından sonra, Pazaryeri istikametine doğru, kar kış demeden üst kavşağa kadar, yol çalışması başlatıldı. Ancak, kavşak ile duble yol arasında, tahminen 25-30 metre kadar bir bağlantı tamamlanmadığı için, belki de 2 aya yakın bir zamandan beri, yapılan bölüm hizmete açılamadı. Yaptığımız araştırmada, Osmaneli’ne kadar içme suyu taşıyan Karasu hattındaki borunun yüzeye yakın olmasından, üzerinin güçlendirilmesi gerektiğinden ve bu işin yapılamamasından dolayı yolun bitirilemediğini öğreniyoruz. 15-20 metrelik kısmın sağlamlaştırılması aylar mı sürer, buna anlam veremiyoruz. Sayın Bölge Müdürümüz bununla da ilgilenirse memnun oluruz.

İkinci konu, AKP Milletvekili ve yeni dönem adayı Sayın Fahrettin Poyraz’ın, kendi belediyeleri ile ilgili olumsuzluklarda sessiz kaldığını belirtmiş ve Pazaryeri Belediyesinde, Meclis kararı alınmadan, ihale yapılmadan başlatılan kat ilâvesini gündeme getirmiştik. Yazımızdan sonra inşaatı durduran Pazaryeri Belediye Başkanı, bu konuda her hangi bir açıklama yapamadı. Haricen edindiğimiz bilgiye göre, Sayın Vekilin, Başkanı arayarak inşaatı seçim sonuna kadar durdurmasını istediğini ve bu yüzden inşaatın durdurulduğunu öğreniyoruz. Bir yanlış düzeltilmeye çalışılırken iki yanlış birden yapılıyor. Eğer kanunsuzluk yoksa, işi neden durduruyorsunuz? Yapılan icraatı kanunsuz buluyorsanız, seçimden sonra ne değişecek, bu günkü kanunsuzluk yasal hâle mi gelecek! Yapılan usulsüzlüğe kılıf uydurmaya çalışılırken üçüncü bir yanlışlığa düşülmesinden endişe ediyoruz.

Yanlış, her zaman yanlış, doğru her zaman doğrudur. Zaman, bazı şeylerin ilâcıdır ama yanlışlıkların asla… Hele siyasî yanlışlıkların ilâcı hiç değildir. Demirel’in 40 yıl önce söylediği “dün dündür, bu gün bu gündür” sözünün, yıllarca hep gündeme getirilmesi bunun en güzel örneği değil midir? Siyasette (onların tabiri ile) daha çıraklık dönemindeki, genç Başkan kardeşimi uyarıyorum. Yanlış yapmamaya dikkat et, yapılan yanlışlar varsa kılıf uydurmaya kalkma, daha büyük yanlışa düşersin, benden söylemesi!

Ele aldığımız konulardaki haklılığımız, kurumlardan birini müspet yönde harekete geçirmiş, diğerini ise doğruyu düşünmeye yönlendirmiştir. Bizim amacımız bağcıyı dövmek değil üzüm yemektir. Hizmetlere mani olmayı asla düşünmüyoruz, yeter ki “ben yaparım, olur” değil, olması gerektiği gibi yapılmasından yanadır.