NECATİ TAYYAR TAŞ

NECATİ TAYYAR TAŞ

YILBAŞI

YILBAŞI

Yılbaşı’ tâbiriyle, mîlâdî yılın ilk ayının ilk günü olan 1 Ocak, ‘Yılbaşı kutlamaları’ denilince de eski yılın sona erip yeni yıla geçildiği 31 Aralık gecesi yapılan seviyesiz çılgın eğlenceler, düzeysiz cılk ve cıvık etkinlikler anlaşılmaktadır. İrfan, ihsan ve fazilet sizlere ömür, üryan, hicran ve rezâletin kol gezdiği arenada düşünceleri kaditleştiren, dimağları çirozlaştıran, ruhları kezzapla öldüren süflî eğlenceler, mâsumâne terânelerle kimlikleri, kişilikleri, seciyeleri, ikbâlleri, iklimleri, izzet ve iffetleri pespâye eden denî ve şen’î etkinlikler! Aman Allahım, bu canhıraş homurtular kimlerin adına, kimlerin horultusudur!..

Hıristiyanlık âlemi, yılbaşının arefesi olan Aralık ayının son haftasını en önemli dînî bayram olarak kabul etmiş ve bu bayramın içinde bulunduğu haftayı Noel bayramı adı altında özellikle kiliselerde kutlayıp, inançlarını ve kültürlerini nesillerden nesillere intikal ettirerek günümüze taşımışlar, bununla da yetinmeyerek, en üst düzeyde ve entelektüel bir katılımda kiliselerde kutlanan bu bayramın kiliselerde kutlanmasının şuur bahşeden hikmetini düşünmeyi ‘başkalarının’ akıl, irfan ve iz’anına şeytânî hilelerle ipotek koyup, hatırları ve gönülleri kalmasın diye, onları da bu çakır keyfin alçak ve şerefsiz şerefini faşinglerde kutlamaya mahkûm etmişlerdir. Bu gün dünyanın hemen hemen her yerinde, ihraç edenlerin çılgınlıklarına taş çıkartacak patırtı, hırıltı, zırıltı ve insanlık haysiyetini zedeleyecek aşağının bayağısı sefihliklerin, sefilliklerin, rezilliklerin ve yüzkarası kepâzeliklerin daniskasının yaşanmasının / yayılmasının akrep şırıngasındaki, ahtapot kollarındaki ölüm cana minnet, acımasızca kahreden, sürüm sürüm süründüren, sürüngenleştiren mikrobu olmuşlardır.

Bu eğlencelerdeki ve etkinliklerdeki mâsumâne mülâhazalar, yaldızlı küresel kutlayışlar, yıllar geçtikçe ‘batının, içi küfür dolu kültür ihracı’ şekline dönüşmüş, yine o batıran, bir gün mutlaka batacak olan batının baskıcı, ezici, izole edici ‘kültür emperyalizmine’ dayanamayan milletlerin köksüz kültürlerinin maalesef iğdiş edilmesine sebep olmuştur. Herkes bilir ki, mürekkep şişesi içine birkaç damla su ilâve edilirse onunla, yine, okunur yazı yazılabilir. Su damlaları artırılmaya devam edilirse yazı gittikçe sönükleşir. Öyle bir an gelir ki, artık yazı okunamaz olur. Çünkü elde olan sıvı artık mürekkep değil, sulu mürekkep de değil mürekkepli sudur. Millî kültür saf mürekkeptir. Yabancı kültürler mürekkebe katılan sudur. Yabancı kültürlerden yararlanılmasın diyen yoktur. Ama oranı iyi ayarlamak gerekmez mi?

Eskiden Anadolu insanı, yeni bir yıla girerken ‘israfa, harama, kendisiyle, kendi inancıyla yabancılaşmaya’ batmaksızın, saplanmaksızın, yozlaşmaksızın evinin fertleriyle evlerinde, dostlarıyla dost meclislerinde ‘ahlâkî seciye ve öze uygun, soylu bir erdem ve fazilet’ çerçevesinde yılbaşını kutlarlardı. Bu kutlamalar, ‘yabancılara’ benzemek, ‘birilerinin yortularına ve tortularına’ çanak tutmak gibi ne yapılırdı, ne anlaşılırdı ve ne de algılanırdı. Fakat gelin görün ki, bu gün ‘kazın ayağı’ hiçte öyle değil!.. Noel baba, Noel baba maketleri, Noel baba posterleri, Noel baba hediyesi, Noel baba sevecenliği, Noel baba beklentisi, sayıklaması, Noel baba imdâdı, Noel baba uğuru, Noel baba tutkusu ne demek!.. Bize ters, bize benzemez, bize uymaz, bize yabancı gelenekler, görenekler, âdetler, töreler, sabun köpüklerinde sözüm ona dostâne ve mestâne kestâneleşmeler, fingirdeşmeler ve sarmaş dolaşlar, şirretten ve işretten duvara tırmanırcasına kutlamalar, kurtlanmalar nedir ve ne menem şeylerdir!.. Dînî ve millî bayramlarımızı unutturacak hazırlıklar, heyecanlar, rezervasyonlar, masraflar, müsriflikler, savurganlıklar, beyhûde hayaller, sersemleştiren umutlar ve daha neler ve neler!.. Evet, insafla düşünün ve karar verin; bir yılın gecesi böyle karşılanırsa, böylesine meş’um bir gece, yeni bir yılın gündüzüne, hayrına, saadet ve selametine nasıl rahmet ve merhamet okusun ve nasıl hâmile olsun!..

Dinleyelim mi Mevlâ’mızı: “Şüphesiz ki bir millet kendini değiştirmedikçe Allah’ta onları değiştirmez.” Yani, iyiyi kötüyle, güzeli çirkinle, doğruyu eğriyle değiştirmeyenleri, Allah mahrum, mahkûm, mahcup ve mağlup etmez. Allah şerde, zulümde, bâtılda, haramda ve günahta ısrarla direnenleri, insanı insan yapan ‘değerlere ve kıymetlere’ sırt çevirenleri düzlüğe çıkarmaz, iflah etmez. Bir hadisi şerifte, Cenabı Hakkın, İsrail oğullarından bir peygambere şöyle vahyettiği ifâde edilir: “Kavmine de ki: Herhangi bir şehir ve herhangi bir ev halkı Allah’a itaat eder, sonra bu hallerinden Allah’a isyan hâline dönerlerse, Allah, onların sevdikleri şeyi ellerinden alır, onun yerine sevmedikleri şeyi verir.

Öyle ise; senenin sonundaki meşrû, mâkul ve soylu eğlencelere, sevinçlere, keyiflere ve keyiflenmelere yeni bir yılı ikram ve in’am edecek Mevlâ’ya yapılacak ‘hamt’ ve ‘şükür’ de ilâve edilirse, inşallah geleceğimiz cehenneme çevrilmemiş olur. Yeni senenin yeni dirilişlere, silkinişlere, şahlanışlara, uyanışlara vesile olmasını Mevlâ’dan temenni ediyor ve Yahya Kemal’in, ma’şeri vicdana bir sorusu ile nokta koymak istiyorum “Bir Frenk gecesinin sabahından, Müslüman günü doğar mı?”

Bu yazı toplam 624 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NECATİ TAYYAR TAŞ Arşivi
SON YAZILAR