MUZAFFER ÇEVEN

MUZAFFER ÇEVEN

FARKLI İKİ KULVARIN İKİ FİKİR ADAMI…

FARKLI İKİ KULVARIN İKİ FİKİR ADAMI…

Mehmet Nazım Hikmet ve Ahmet Necip Fazıl Kısakürek, Türk edebiyatının iki önemli ve farklı kutbunu temsil eden şairleri… Aynı dönemde yaşamış ve bir dönem aynı okulda (Bahriye Mektebi) okumuşlar… İdeolojik farklılıkları nedeniyle aralarında inişli çıkışlı bir ilişki ve sert polemikler yaşanmış… İki şairin yolları 1916’da Heybeliada'daki Bahriye Mektebi'nde kesişmiş… Nazım Hikmet, Necip Fazıl'dan 2 sınıf yukarıda imiş… İkisi de şiire ilgi duyan yetenekli öğrenciler olarak dikkat çekmişler ve aralarında tatlı bir rekabet olmuş… Necip Fazıl, o dönem Nazım Hikmet'in şiirlerini çocuk oyunlarına benzetmiş… Nazım Hikmet, Marksist-Leninist bir dünya görüşünü benimsemiş… Necip Fazıl İslam düşüncesine yönelmiş… Bu, ideolojik ayrılık, aralarındaki ilişkinin gerginleşmesine ve edebî polemiklere yol açmış… İki şair, farklı platformlarda birbirlerinin edebî anlayışlarını ve ideolojilerini eleştirmişler… Nazım Hikmet, Necip Fazıl'ı eskinin yenisi olarak nitelendirmiş… Necip Fazıl da Nazım Hikmet'in şiirini ve ideolojisini küçümseyen ifadeler kullanmış… Aralarındaki polemikler, mektuplar aracılığıyla da sürmüş… Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a yazdığı bir mektupta onu iktidara yalakalık yapmakla itham etmiş… Necip Fazıl'ın bu mektuba verdiği cevap da oldukça sert olmuş… İdeolojik farklılıklara ve polemiklere rağmen, her iki şairin de birbirlerinin edebî yeteneklerini ve Türk edebiyatındaki önemini inkâr etmek mümkün değil… Necip Fazıl'ın Nazım Hikmet'in şiirindeki gücü kabul ettiği, benzer şekilde Nazım Hikmet'in de Necip Fazıl'ın kaleminin etkileyiciliğini kabullendiği bir gerçek… Bazı anekdotlar, aralarındaki ilişkinin sadece polemiklerden ibaret olmadığını, insanî düzeyde bir saygının da var olduğunu göstermekte… Necip Fazıl'ın hapisteki Nazım Hikmet'i ziyaret ettiği ve aralarında geçen diyaloglar, karmaşık bir ilişkinin varlığına işaret etmekte… Nazım Hikmet ve Necip Fazıl'ın arkadaşlığı, ideolojik farklılıkların şekillendirdiği gergin ve polemiklerle dolu bir ilişki… Zıtlaşmaya rağmen, iki büyük şair, birbirlerinin edebî değerini görmezden gelmemişler ve insanî düzeyde temaslarını sürdürmüşler…

Necip Fazıl Kısakürek ile Nazım Hikmet Ran, farklı ideolojileri ve edebî anlayışlarıyla dönemlerine damga vurmuşlar… Aralarında hem benzerlikler hem derin ayrılıklar mevcut... Buluştukları noktalar: Her ikisi de şiiri bir ifade aracı olarak en üst düzeyde kullanmışlar, Türk şiirinde çığır açan isimler olmuşlar ve okul yıllarında bile şair lakabıyla anılmışlar… Şiirlerinde güçlü imgeler, ritim ve ahenk ön planda olmuş… İkisi de sanatlarını sadece bireysel bir ifade değil, toplumu dönüştürme aracı olarak görmüşler… Her ikisi de şiirleriyle, yaşadıkları dönemin siyasî ve toplumsal olaylarına güçlü bir şekilde tepki göstermişler, eserlerinde toplumsal sorunlara yer vermişler… Her iki şair de kendi dönemlerinde büyük yankı uyandırmışlar, edebiyat çevrelerini etkilemişler ve sonraki kuşaklara ilham kaynağı olmuşlar… Necip Fazıl, toplumun İslamî değerlere yönelmesini; Nazım Hikmet, toplumun sosyalist bir yapıya ulaşmasını amaçlamış… Necip Fazıl, Fransız sembolistlerinden etkilenerek bireysel ve mistik şiirler yazmış… Nazım Hikmet, serbest ölçüyle yazdığı şiirlerle Türk şiirinde biçimsel bir devrim yapmış… Her iki şair de siyasî görüşleri nedeniyle devlet tarafından baskı görmüş, hapis cezaları almış ve eserleri yasaklanmış… Her iki şair de politik görüşleri nedeniyle hapis yatmışlar, hapishanede şiirler yazmışlar… İkisi de epik (destansı) ve lirik şiirler kaleme almışlar, bireysel ve toplumsal temaları harmanlamışlar… Ayrıldıkları noktalar: Necip Fazıl; İslamî, muhafazakâr ve mistik bir bakış açısına sahip, Büyük Doğu ideolojisiyle kadim medeniyet değerlerimizi savunmuş… Nazım Hikmet; Marksist, sosyalizm ve komünizm idealleriyle devrimci bir sanat anlayışını savunmuş… Necip Fazıl; sanatı, hakikati gösterme aracı olarak görmüş, şiirlerinde metafizik, tasavvuf ve bireyin iç dünyasını işlemiş… Nazım Hikmet; sanatı halk için yapmış, emekçi sınıfın sesi olmayı amaçlamış, şiirlerinde toplumsal konuları, özgürlüğü ve eşitliği öne çıkarmış… Necip Fazıl; ölçülü ve uyaklı şiirler yazmış, klasik şiir geleneğine daha yakın olmuş… Nazım Hikmet; serbest ölçüyü kullanmış, geleneksel yapıyı kırmış… Necip Fazıl; 1950’lerden sonra sağ iktidarlara yakın olmuş… Nazım Hikmet; devletle çatışma içinde olmuş, vatandaşlıktan çıkarılmış, uzun süre yurtdışında yaşamış ve orada ölmüş…

Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet Ran arasındaki ilişki, edebiyat tarihimizin en ilginç ve çalkantılı sayfalarından birini oluşturmuş… Aynı dönemde yaşamış, hatta bir dönem aynı okulda okumuş olsalar da, ideolojik farklılıkları ve sanat anlayışları nedeniyle aralarında zaman zaman sertleşen polemikler ve atışmalar yaşanmış… Bu atışmalar, genellikle dolaylı yollardan, şiirler üzerinden göndermelerle, dergi ve gazetelerdeki yazılarla veya sözlü tartışmalarla gerçekleşmiş… Doğrudan, yüz yüze ve sürekli bir kavgadan ziyade, ideolojik ve sanatsal ayrılıkların zaman zaman su yüzüne çıktığı bir gerilim söz konusu olmuş… Bu atışmalara dair bazı misâller ve anekdotlar: Nazım Hikmet, ‘Putları Yıkıyoruz’ başlıklı yazı dizisinde dönemin bazı şairlerini eleştirirken Necip Fazıl'a da göndermelerde bulunmuş, ona “Sen eskinin yenisisin ve en iyisisin. Ama eskisin…” demiş… Necip Fazıl'ın bu eleştirilere nasıl bir cevap verdiği net olarak kayıtlarda olmasa da, genel tavrı ve sonraki yazılarında bu yenilik iddiasına karşı eleştirel bir duruş sergilemiş… Necip Fazıl, kendi poetikasını ‘mutlak hakikati arama’ üzerine kurmuş, Nazım Hikmet'in daha toplumsalcı ve ideolojik bir şiir anlayışını yetersiz görmüş… Bir konferansta Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'dan kendi şiirlerinden birini okumasını istenmiş… Necip Fazıl şiiri okuduktan sonra Nazım Hikmet'e dönerek, Bak Nazım, benim gibi bir adam senin şiirini okuyor ama yine de bir şey olmuyor…” şeklinde imalı bir cevap vermiş… İki şairin birbirlerine yazdığı mektuplarda veya farklı dergi ve gazetelerdeki yazılarında da zaman zaman iğneleyici ifadeler ve göndermeler yer almış… Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a yazdığı bir mektupta, Necip Fazıl'ın maddi sıkıntılar nedeniyle düştüğü durumu “Sevgili Necip, ismin temiz demek, necîb temiz demektir benden iyi bilirsin. Necip'i necis yapma (pis)... Sen en cihanşümul eserlerini beş parasız Paris sokaklarında dolanırken vermiş bir şairsin, cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasın… Bilirim kalemin kıvraktır, lisanın çeviktir, bilirim üç satırda ruh üflersin kâğıda, bilirim bir yazsan parçalarsın edebiyatın Çin Seddi'ni, o lisan-ı mücerret dilinle Babıali yokuşunun yollarını yalaman beni kahrediyor Necip. Sevgili Necip, inandığın Allah'ın aşkına, o kudretli kalemini iktidara payanda yapacağım diye camii direğine çevirme, o kudretli kelimelerini üç kuruşa parselleme üç tanesi üç kuruş etmeyecek ciğersizlere. Sevgili Necip, elinde sur-u israfil var, onu borazana çevirme…” diyerek eleştirmiş… Necip Fazıl, Nazım Hikmet’in mektubuna sert bir dille karşılık vermiş: “Nâzım Hikmet! Nafile çabalıyorsun. Sana kızmıyorum. Kızmayacağım. Hiçbir operatör, ameliyat masasından kendisini yumruklayan kanserliye, hiçbir gardiyan, parmaklığı içinden kendisine deli diye bağıran çılgına, hiçbir hâkim darağacı önünde küfürler savuran mahkûma kızamaz. Ben kendimi ne kanser operatörü ne deli gardiyanı ne de ağır ceza hâkimi şeklinde görmüyorum. Fakat görüyorum ki her hareketim, seninle hiç de alâkadar olmadığı halde, ciğerine neşter gibi saplanıyor, seni delilerin parmaklığı gibi bir azap çerçevesine hapsediyor ve başının üstünde ip varmış gibi kudurtuyor. Beni, doktor, gardiyan ve hâkim şeklinde gören sensin! Senin bu halini sezer sezmez artık sana kızmıyorum. Merhamet ediyorum. Sanma ki ben öfke kabiliyetini kaybetmiş bir adamım. İnsan başıyla fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa, bence fikir öfkesidir.”… Nazım Hikmet hapisteyken Necip Fazıl'ın onu ziyarete gitmiş ve aralarında şu diyalog geçmiş… Necip Fazıl: “Nazım'ım, benim rejimim olsa seni asardım. Fakat bu hiçlik rejiminde -Milli Şef dönemi- senin sürünmeni istemedim. Onun için ziyaretine geldim.” demiş… Nazım Hikmet: “Benim de rejimim olsa, ben de seni asardım, sonra da darağacının başında ağlardım. Seni anlıyorum. Bil ki bu soylu tarafının daima takdircisi kalacağım.” demiş… Ramazan ayında Necip Fazıl oruçluyken Nazım Hikmet onunla alay etmek için yol kenarındaki zayıf bir ineği göstermiş, “Şunun hâline bak, oruç tutmaktan ne hâle gelmiş…” demiş… Necip Fazıl, “Aaa Nazım sen bilmiyor musun, hayvanlar oruç tutmaz…” şeklinde olmuş… Necip Fazıl, İslamî, muhafazakâr bir dünya görüşüne sahip olduğundan ve komünizme şiddetle karşı çıktığından, Nazım Hikmet'in Marksist kimliği ve Sovyetler Birliği yanlısı tutumu nedeniyle onu sık sık eleştirmiş… “Kominist değil, komik ünist!” demiş… Nazım Hikmet'in asker kaçağı olduğu ve Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunduğu iddialarını öne sürmüş, onu vatan hainliğiyle suçlamış… Necip Fazıl, 1965'te yazdığı ‘Putları Yıkıyoruz’ başlıklı yazısında Nazım Hikmet'i putlaştırılmış bir isim olarak gösterip onu ideolojik ve ahlâkî açıdan yerden yere vurmuş… Nazım Hikmet, Necip Fazıl'ı softa, gerici ve faşist olarak nitelendirmiş, onun İslâmî duyguları sömürdüğünü iddia etmiş… Necip Fazıl'ın sanatını politik propaganda için kullandığını ve bu yüzden şiirinin zarar gördüğünü savunmuş… Nazım Hikmet, cezaevindeyken yazdığı bazı mektuplarında da Necip Fazıl'dan küçümseyici şekilde ‘Burjuvazinin dalkavuğu’ diye söz etmiş… Necip Fazıl, özellikle 1940’lardan sonra açıkça Marksistleri hedef alan bir tutum sergilemiş… Büyük Doğu dergisinde, komünistler olarak nitelediği kesimleri, dinî ve millî değerlerden uzaklaşmakla suçlamış… Nâzım Hikmet de bu eleştirilerin doğal muhataplarından biri olmuş… Necip Fazıl, bir sözünde Nazım için dolaylı olarak “Bir tarafta Allah var, öbür tarafta put; biz Allah’tan yanayız.” demiş…

Farklı iki kulvarı ve iki fikir adamını anlayabilmenin ve farkı fark edebilmenin ölçüsü: Fikir, zikir ve şükür… Biri olmadan, diğerleri eksik… Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki arkadaşlarınızla paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…

Bu yazı toplam 721 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
MUZAFFER ÇEVEN Arşivi
SON YAZILAR