Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR

Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR

TÜRKLERDE HARP SANATI 2

TÜRKLERDE HARP SANATI 2

Değerli okuyucularım geçen hafta yeni bir konuya giriş yapmıştık. Başlığı okuyan okuyucularımız içeriğe geçince muhtemelen akıllarına şu soru gelmiştir. Başlık, “Türklerde Harp Sanatı”, ama yazıda neden Carl Von Clausewitz’den bahsedilmiş? Okuyucularımız haksız da sayılmazlar. Bu hafta da başlığa girişe devam edeceğiz. Sonrasında okuyucularımıza ana konuyu sunacağız. Tabi ki binlerce yıllık bir tarih ve uygulamayı bir iki sayfaya sığdırmak çok zor. Buradaki amacımız bilinenler ile gerçekleri, bilinmeyenleri eksiksiz özetleyebilmek.

Askerlik, strateji denince Carl Von Clausewitz’den sonra bize, önümüze sunulan popüler ikinci kaynak Sun Tzu’nun “Savaş Sanatı” adlı eseridir. Dilerseniz eserin yazarı olan Sun Tzu/Sun Zi’yi biraz tanıyalım. Kaynaklarda farklı yaklaşımlar olsa da üzerinde mutabık kalınan nokta, Sun Zi’nin yaşadığı zamanın genellikle MÖ. VI. yüzyıl olarak kabul edilmesidir. Bazı kaynaklar bu tarihi MÖ. 545-470 aralığı olarak aktarmaktadır. Sun Zi’nin tarihteki gerçek adı Sun Wu’dur. Çin tarihine baktığımızda tarıma dayalı bir üretim ve ticaret sisteminin baskın olduğu görülür. Çin tarihinde tarım yönünden güçlü bölgeler ile diğer bölgeler arasında güç mücadeleleri öne çıkar. Tarımsal üretimin zayıfladığı dönemler açlık ve büyük yıkımlar, kayıpların yaşandığı zamanlardır. Bir de batıdan gelen Türk akımları ve yerel halkla karışma sonucu ortaya çıkan yönetsel yapılanmalar, yani devletleşme çabaları. İşte Sun Zi böyle koşulların yaşandığı bir coğrafyada ortaya çıkmıştır. Sun Zi’nin Çin tarihinde “İlkbahar ve Sonbahar” dönemi (MÖ. 771-476) olarak adlandırılan zamanda yaşamıştır. Sun Zi’nin kuzeydeki güçlü Qi Beyliği’nde doğduğu bilinmektedir.

Savaş Sanatı’nın MÖ. 400-320’li yıllarda kaleme alındığı düşünülmektedir. Doğu tarihinin ruhunun derinliklerinde dönemin inanç sistemi yatmaktadır. Pasifist bir inanç sistemi olan Taoizm ve bölgede yayılan inançlar neticesinde Çin’in coğrafyaları dışında bir hakimiyetleri söz konusu olmamıştır. Felsefik olarak son derece yüksek olan öğretiler gerçek hayatta aktif inanç sistemleri karşısında hep yetersiz kalmışlardır. Belki de böyle olması dünya düzeni açısından çok daha uygundur. Düşünsenize aktif olan inanç ve öğretiden geçmiş yüz milyonlar dünyayı nasıl değiştirirlerdi. Herhalde tarih şimdikinden çok daha fazla savaş ve kan yazardı.

Tekrar esere dönecek olursak dönemin oldukça ilerisinde, günümüzde geçerliliğini koruyan bir içeriğe sahiptir. Stratejik bir doküman olarak eser hem askerler hem de iş adamları, iş dünyası tarafında kılavuz edinilmiştir. Özellikle doğu dünyası esere sahip çıkmıştır. Sun Zi’nin Savaş Sanatı 13 bölüm ve 384 madde ve 2700 Çince İm’den oluşmaktadır. Eser aslında geçmişte edilen savaş tecrübelerinin bir birikimidir. Eser, zamanla oluşan ilkelerin birikimi ve üstat Sun Zi’nin yorumlarının bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Pasifist bir inanç ve felsefik yaklaşımların hâkim olduğu dönemde ortaya çıkan eser bir fetih yaklaşımı getirmiştir. Eser zafer kazanmaya ilişkin esas ve taktikleri içermektedir. Esere göre en az kayıp ile zafer kazanılmalıdır. Hatta savaşmadan kazanmak en iyi yoldur. Bunun için iyi bir hazırlık ve özellikle diplomasi ve hile/aldatmaca önem kazanır. Söz konusu tarihlerde Çin’in mücadele ettiği güç hemen batısındaki Türklerdir. Sade bir hayat yaşayan bu Türkler savaş gücü olarak daha donanımlıdırlar. Zor yaşam/bozkır koşullarında varlığını sürdüren Türk Devletleri, yerleşik düzendeki doğu komşularına karşı savaşta galip gelmişlerdir.

Aynı dönemde ve sonrasında Çin’in komşusu olan Türklerin tarihi belgelerini incelediğimizde Sun Zi’nin esaslarından da bahsedildiğini görmekteyiz. Savaş sanatında hileyi esas alan öğreti ile yetişen Çin askeri gücü, stratejik esasları hakkında Türk yazıtlarında bilgiler aktarılmaktadır. Özellikle Orhon yazıtlarında Çin’in hile prensiplerinden bahsedilmektedir. Sun Zi’nin askerî öğretisi karşısında Türk yazıtlarda ne bulunmaktadır diye düşündüğümüzde karşımıza yüksek karakter özellikleri çıkmaktadır.

Bizim gibi yıllarca askerlik mesleğini başarılı bir şekilde icra etmiş halen akademide dirsek çürüten bir hocamızla yaptığımız bir çalışma bunun en güzel cevabıdır. Cesaret yönetimi hakkında yaptığımız çalışmada eski Türk yazıtlarını incelemiştik. Sonuç şudur; sadece bilge ve erdem sahibi olanlar cesur olabilir. Komutan ve yöneticiler için değişmez olan kural budur. Bilge, yiğit, erdem sahibi olmayan cesur olamaz ve cesur olamayan da komutan yönetici olamaz. Belki bu konuyu da bir hafta sizlere sunarız.

Sun Tzu’nun “Savaş Sanatı” adlı eseri kuşkusuz zamanın bir birikimidir. Ve günümüzde de sıklıkla farklı alanlarda yararlanılan bir eserdir. Ama eserin içerdiği esasların daha kapsamlı şekilde incelenmeye ihtiyacı vardır. Özellikle asırlar boyu mücadeleler yaşadığı Türk kaynakları ile mutlaka bilimsel esaslar ile karşılaştırılmalıdır. Gelecek yazımızda ana kaynak hakkında bilgiler sunmaya başlayacağız.

Bu yazı toplam 502 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR Arşivi
SON YAZILAR