Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR

Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR

TÜRKLERDE HARP SANATI 9

TÜRKLERDE HARP SANATI 9

Değerli okuyucularım bu hafta yine tarihi kaynaktan benzersiz bilgiler aktarmaya devam edeceğiz. Yeni konularımız birliklerin muharebe düzenleri, şekilleridir. Batının ilerleyen askeri teknolojisi karşısında çareler arayan Osmanlı yöneticilerinin yaptıkları ilk çözümlerden birisi de yabancı askeri danışmanlara yüksek rütbeler vererek getirtmek olmuştur. Bunun en bariz örneklerini geçen yüzyılın ilk yılları ve hemen öncesinde yaşadık. Devlet yönetimi, Balkan Savaşı öncesi askeri yapılanma ve eğitim sistemini Prusya sistemine dayandırmış, emir komuta yapısında da yabancı danışmanlara önemli görevler vermişti. Benzer şekilde NATO’ya giriş sonrası müşterekliği sağlamak için batılı talimnameler esas alınmıştır. Uzun yıllar takım seviyesinden tugay seviyesine kadar birliklerin muharebe düzenlerini bu talimnamelerdeki esaslar ile öğrenip uyguladık. Burada özellikle bir hakkı da teslim etmek gerekir. Batı askeri sistemi bu düzenleri masa başında düşünerek değil deneyerek, test ederek oluşturmuştur. Aslında biz bugün batının deneyerek oluşturduğu muharebe düzenlerini, savaş esaslarını zamanının çok ötesinde yüzyıllar önce kâğıda geçirmişiz. İlk yazımda da bahsettiğim gibi asırlar önce farklı bir coğrafyada yazılan kitabın özetine ait broşürü bulunca büyük bir hayrete düşmüştüm. Şimdi özetteki muharebe düzenlerini aktaralım.

MUHAREBE ŞEKİLLERİ

- Daireli tabiye: Her tarafa karşı koyan bu şekilde atlar sağlam ve hafif olmalıdır. Fakat bu tabiyeyi yayalarda kullanmak daha faidelidir. Atlılar birlikte hareket edemedikleri takdirde muvaffakıyet güç olur. Esas düşmanı ortaya alıp her tarafından kuşatmaktır. Bu çember birkaç tane olabilir. “Bununla Orta Asya’da 100 kişilik bir Türk kıt'asının 500 kişiyi çepçevre ortaya alarak kâmilen imha ettikleri görülmüştür.” (Son cümle çevirenin ilavesi)

- Kurtuluş tabiyesi: Bu tabiyede düşmana doğru hareket edilirken düşman cephesindeki hatta karşı ilerlenilir. Düşmana çatan cephe geriye doğru açılır. Bu suretle muvaffakıyet kazandığını sanan düşman ileriye sokulur. Ondan sonra her iki yanlardaki kuvvetler iki taraftan kapatarak ortaya alınır. Kılıç, hançer, topuzlarla imha edilir.

Değerlendirme: Burada ifade edilen yarım hilal olarak adlandırılan Türk taktiğidir. Eserden de görüldüğü gibi neredeyse tek taktiğe indirgenen eski Türk muharebe düzenleri çok çeşitlidir.

- Sağanak [yağmur] tabiyesi: Bu safların ön ve arka sıralarında harplerde tecrübe görmüş yaşlı erat, orta sıralarda genç ve henüz nispeten tecrübesiz erat konur. Bu suretle ilk çarpışma anında delikanlılar şaşırmaz, sarsılmaz ve kıtayı bozmazlar. Öndeki saftakiler iyi atıcı [okçular], arka sıralarda mızraklılar, kılıçlılar bulunurlar, kement atıcılar da kuvvetli ve iyi huylu atlara binerek geride hazır bulunurlar. Bunlar hücum için mukarrer işaret verilip çıkacakları zaman şekilde olduğu gibi icabında oklarını kullanacak veçhile dörder aralıklı ileri atılırlar. Bu 6 saf halindeki kıt'a cesaretle, sebatla, toplu olarak düşmana atılacak ve saldıracaktır. Her saf 111 kişilik birer bölüklü 6 saflı taburlar halinde bir muharebe tertibi çok faidelidir.

MANSURE (MUZAFFER) TABİYESİ TERTİPLERİ

- Bu tabiyeleri kullanacaklar, hamiyetli ve atılgan olmalıdırlar. Askerler kendilerini memleketin çiçeği ve medarı iftiharı olduklarını bilmelidirler. Muharebe ettikleri düşmanın milletine mensup hiçbir kimseyi aralarına almamalıdır. Her oymağın komutanı da kendinden olmalıdır. Bunun dışında hareket eden orduların komutanları yalnız kendilerini faydasız yormuş olurlar. Eskiler, çarpışacak kuvvetlerin vücuda getirdikleri her tarafından bakıldığı halde bir müstevi (her yeri aynı düzeyde olan, düz) satıh şeklini andıran saflar, hücum itibarı ile en kuvvetli olanlardır derlerdi.

Hücum esnasında bu saf sanki müteharrik (er değiştirebilen, devingen, hareketli) bir kale suru imiş gibi ilerlemelidir. Muhacim (saldırıda bulunan, saldıran, saldırıcı) atların ağızlarından bir ip geçerse hizanın muhafaza edilmiş olduğu görülmelidir. Beraber ilerlemeli ve beraber gerilemelidir. Bu nizamın şekli şudur. Hücuma kadar muhafaza edilmesi şarttır. Bu nizam üzere tertip edilmiş 150 atlı kendilerine çok üstün kuvvete hücum etseler düşmanlarını dağıtırlar. Yalnız nizamı bozmamağa ve herkesin atlarına hâkim olmalarına dikkat lâzımdır.

- Diğer bir şekil: Dış saf ve orta cenahlara nazaran daha kuvvetlidir. Bu şekilde tertip edildiği takdirde cenahlarda ferden kuvvetli atlılar bulundurmalıdır.

- Diğer bir şekil: Orta göğüs gibi ilerde, cenahlar dışarıya büküktür. Bu şekil zayıf ve istimali pek tavsiye edilmez. Orta zayıf ve her iki cenah kuvvetli olan tabiyeler vardır. Bu tertibi yapanlar bir daire içerisine düşmanı alarak çabuk kuşatmaya bakmalıdır.

- En az kuvvetin tabiyesi tarzı: Muharebeye en az.9 er sevk edilebilir. Bu ancak orta, sağ ve sol olarak kısımlara ayrılır. Bu kısımlar üçer er olur. Üçü ortada, üçü sağ ve üçü solda bulunurlar. Bu 9 erin hakikaten iyi atlı ve yerinde iş görebilecek erat olarak yetişmiş olmaları lâzımdır. Birlikte saldırmalı ve birlikte çekilmelidir. Birbirlerinden ayrılmaları caiz olmadığı gibi ayrıldıkları takdirde de çabuk toplanmalıdırlar.

Değerlendirme: Burada kastedilen günümüz manga yapısıdır. Manga sevk ve idarenin ilk ve en temel birliğidir. 46 yıllık askerlik hayatında bütün cephelerde komutanlık yapan (23 yılı Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği/Genel Kurmay Başkanlığı) Mareşal Fevzi Çakmak’ın sözü manga komutanlığının önemini vurgulamaktadır. Askerlik hayatı boyunca her komutanlığı yaptığını, yalnızca manga komutanlığı yapamadığını belirten komutanımız manganın ne kadar önemli olduğunu ifade etmektedir. Yine atalarımız “bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir süvariyi, bir süvari de bir orduyu kurtarır” demektedir. Kısacası, manga tüm askeri teşkilatların yapı taşı, temel birliğidir.

Evvelce birçok İslam hakan (Türk Yöneticiler) ve komutanları bu miktarın tabiyesi ile uzun zaman uğraşmışlar ve sulh zamanında bunu halka ve ileri gelenlere talim ettirmişlerdir. Başlıca şekiller şunlardır: Bütün mansure tabiyesinin temeli düşmana taarruzla onu kuvvetli cenahlarla kuşatmak ve mahvetmektir. Şekiller buna göre uydurulmuştur.

Eserin ilerleyen bölümlerinde farklı ulusların karakter özellikleri, muharebe şekilleri anlatılmaktadır. Ayrıca müstahkem mevkilerde hareket ve düşmanın müstahkem mevkilerine karşı yapılacak harekatın esasları açıklanmaktadır.

Kitabı özel kılan noktalardan birisi de deniz kuvvetleri ve deniz harekatının detaylı bir şekilde yazılmış olmasıdır. Deniz gücünün teşkilat esasları tıpkı kara kuvvetlerininki gibi detaylı bir şekilde yazıya geçirilmiştir. Ayrıca deniz kuvvetlerinin muharebe düzenleri de aynı şekilde günümüz düzenleri gibi ayrıntıları ile eserde açıklanmıştır.

Değerli okuyucularım gelecek hafta eserin son ve önemli kısımlarını aktaracağız. Saygılarımla…..

Bu yazı toplam 425 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR Arşivi
SON YAZILAR