İŞE YARAMAZ DAMGASI…
İşe yaramaz, fikrin değerini anlamaz… İşe yaramayanın, işten anlamayanın ve fikri, kendi düşüncesinden ibaret sananın takıntısıdır, işe yaramaz yaftası… İşe yaramazlık algısı, kişinin kendini yetersiz, değersiz veya etkisiz hissettiği bir psikolojik durum… İşe yaramaz damgası, bireyin kendine ve çevresine olan güvenini zedeleyen ve hayat kalitesini olumsuz yönde etkileyen aymazlık...
İşe yaramazlık algısının nedenleri… Toplumsal beklentiler, toplumun başarı ve yeterlilik konusunda belirlediği yüksek standartlar, bireylerin kendilerini yetersiz hissetmeleri... Kişisel başarısızlıklar, yaşanan başarısızlıklar, kişinin kendi yetenekleri ve potansiyeli hakkında olumsuz düşüncelere sahip olması… Aile ve çevresi, aile üyeleri veya yakın çevre tarafından yeterince desteklenmemesi veya eleştirilmesi… Mükemmeliyetçilik, kişinin kendisine karşı aşırı derecede eleştirel ve mükemmeliyetçi olması, sürekli olarak beklentileri karşılayamama hissi... Psikolojik sorunlar, depresyon, anksiyete ve düşük özgüven gibi psikolojik sorunlar… En kötüsü, her durumda ve zamanda kendini hep ‘bir numara’ olarak görmesi, ikinci planda kalmayı zül sayması… İşe yaramazlık algısının etkileri… Özgüven düşüklüğü, işe yaramazlık hissi, bireyin kendine olan güveninin ve inancının azalması… Motivasyon eksikliği, bireyin, kendini yetersiz hissettiği için yeni hedefler belirlemek veya mevcut hedeflere ulaşmak konusunda isteksiz davranması... Sosyal izolasyon, bireyin sosyal çevresinden uzaklaşması… Kariyer ve eğitim başarısızlıkları, bireyin, performansının ve başarılarının azalması… Hayat standartlarının düşmesi, bireyin mental ve fiziksel sağlığının olumsuz etkilenmesi… İşe yaramazlık algısıyla başa çıkmanın yolları... Kendini tanıma, durumunu kabullenme, yeteneklerini ve sınırlarını bilme… Aileden, arkadaşlardan veya profesyonel bir terapistten destek alma… Pozitif düşünme, başarılarının da olduğunun farkına varma… Ulaşılabilir ve gerçekçi hedefler belirleme… Kendi değerini anlama, kişisel değerlerinin ve yeteneklerinin farkına varma… Mükemmeliyetçilikten kaçınma, kusursuz olmaya çalışmak yerine, elinden gelenin en iyisini yapmaya odaklanma… En önemlisi, kendimize egemen olabilme…
İşe yaramaz damgası, birçok insanın karşılaştığı yaygın bir sorun… İnsan, düşünebildiği, zikredebildiği ve şükredebildiği kadar huzurlu ve mutlu olabilir… Fikrin, zikrin ve şükrün değerini bilmek, işe yaramazlığın sınırlarını yıkmakla ve basmakalıp sıradan düşünce kırıntıları ile bozuk plak gibi olmayı aşmak ile ilintili… Fikirlerin değerini takdir etmek, büyük ölçüde kişinin bilgi birikimi, tecrübesi, açık fikirliliği ve derin düşünme kapasitesiyle alâkalı… Kimdir, fikrin değerini bilenler? Yenilikçiler ve girişimciler… Eğitimciler ve akademisyenler… Sanatçılar ve yazarlar… Liderler ve yöneticiler… Yeni bakış açılarına ve değişikliklere açık olan bireyler… Kimdir, fikrin değerini bilmeyenler? Dogmatik düşünenler, sabit fikirli ve değişime kapalı olan insanlar, yeni ve farklı fikirleri hazmedemeyenler… Nostaljik takılmayı hüner zannedenler, teknolojiyi kullanmayı engel görenler… Bilgi eksikliği olanlar, belirli bir konu hakkında yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmayanlar… İşin kökten tarafıyla değil, dal budak kısmıyla uğraşanlar… Korkularına ve önyargılarına göre hareket edenler… Yeniliklere ve değişime kapalı olanlar… Risk almaktan kaçınanlar… Rutine bağlı olanlar, günlük işlerini aynı şekilde yapmayı tercih edenler… Fikir, diğer fikirlere kapalı olduğunda ise, ne zikir ne şükür anlamlı olabilir... ‘Dur, sadece benim gibi düşün ve bana tâbi ol’ mantığı ile hangi şey başarılabilir? Çocuk babayı, talebe öğretmeni aşmalı ki, ilerleme olsun, gerçek başarı elde edilebilsin… Her daim, yarısı su ile dolu bardağın boş tarafını görmektir, aslında fikrin değerini bilmezlik ve işe yaramazlık… Düşünün, bir hoca öğrencisine, katıldığı yarışmadaki başarısını, diğer öğrencilerin bilemedikleri ve cevaplayamadıkları soru sayısının fazla olmasına bağlasın… Bu durumda, böyle çarpık yaklaşım olduğunda, hangi fikirden ve hangi fikrin değerinden bahsedebiliriz?
İşe yaramazlık ve fikrin değerini bilmezlik, birinin, birilerinin algılarını şekillendirme çabası olsa gerek… Birilerini ‘işe yaramaz’ ya da ‘fikrin değerini bilmez’ diye etiketlemek ya da üretilen bir fikre değer vermemek; gaflet değilse eğer, en büyük zulümdür… Bu, bireylerin potansiyellerini sınırlandırır ve kolektif gelişimi engeller… Birçok önemli keşif ve başarı, başlangıçta işe yaramaz ya da anlamsız olarak görülen fikirlerin sonucunda ortaya çıkmış… Meselâ, Thomas Edison’un yüzlerce kez başarısız olduktan sonra ampulü icat etmesi, potansiyelin hemen fark edilmeyebileceğinin bir göstergesi… Birinin, ‘işe yaramaz ve fikrin değerini bilmez’ diye damgalanması, farklı fikirlerin mevcut düzenle uyumsuz bulunmasından kaynaklanır… Yeni ve alışılmadık fikirler, genellikle başlangıçta reddedilir, küçümsenir ve inovasyona geçit verilmez… Farklı fikirlere tahammül edilmemesi, olumlu gelişime ve değişime en büyük engel… Olumuz algları, öngörüleri ve etiketlemeleri kırmak ve bireylerin potansiyellerini açığa çıkarmak için neler mi yapılmalı? Bireylerin empati yapmalarına fırsat verilmeli… Herkesin farklı yeteneklere sahip olduğu kabul edilmeli ve bu yetenekler keşfedilmeli… Farklı düşüncelere ve farklı bakış açılarına olumlu yaklaşılmalı… Başarı, sadece maddî kazançla veya akademik başarıyla ölçülmemeli… Farklıların da değerli olduğu kabul edilmeli… İnsanların, olumlu geri bildirimler aldıkça daha üretken hâle geldikleri hatırlanmalı…
İşe yaramazlık ve fikrin değerini bilmezlik algısı, gerçekten, değer vermenin gücünü bilmezliktir… Değer verelim, değer katlanarak büyüsün… Her bir birey, bir zincirin değerli bir halkası gibidir… ‘İşe yaramaz ve fikrin değerini bilmez’ diye görülen biri, zinciri daha sağlam bir duruma getiren beklenmedik bir destek olabilir, aslında… Su götürmez gerçek: Değersiz bulunan bir fikir, dünyayı değiştirebilecek bir inovasyonun başlangıcıdır… Bir bireyin, ‘işe yaramaz ve fikrin değerini bilmez’ diye etiketlenmesi, iletişimi felç eder… Böyle biri, elbette yalnız kalmayı tercih eder… Kalıplaşmış beklentilere boyun eğmez, belirlenen standartlara uymaz… Güçlü yanları fark edilmediği için kendini doğru ifade edemez… İşe yaramaz algısı ve fikrin değersiz görülmesi, bireylerin hayâl gücünü ve özgüvenini zedeler… Bu durum bireyler için motivasyon kaybına, toplumlar için de ilerlemenin yavaşlamasına neden olur… Bir birey, kendisini her daim değersiz hissederse, üretkenliğini yitirir ve potansiyellerini gerçekleştiremez… İşe yaramazlık ve fikrin değerini bilmemek ile ilgili anlamlı sözler… “Başarısız olmadım. Sadece işe yaramayan 10,000 yol buldum.” (Thomas Edison)… “Herkesin bir dâhi olduğunu herkes anlamaz. Bir balığı ağaca tırmanması üzerinden yargılarsanız, tüm hayatını kendini işe yaramaz hissederek geçirir.” (Albert Einstein)… “Başarı, çoğunlukla başka herkes pes ettikten sonra gelmeye devam etmekten ibarettir.” (Henry Ford)… “Mantıklı insan kendini dünyaya uydurur; mantıksız insan ise dünyayı kendine uydurmaya çalışır. Bu nedenle tüm gelişme mantıksız insana bağlıdır.” (George Bernard Shaw)… “Bir fikriniz varsa ve herkes size deli diyorsa, o zaman büyük ihtimalle doğru yoldasınız.” (Thomas J. Watson)… “Hiçbir şey, zamanı gelmiş bir fikrin gücüne direnemez.” (Victor Hugo)…
İşe yarar hâle gelip, fikrin değerini bilmek için, denizden geçip çayda boğulmamak ve tâli yollarda oyalanmamak lâzım… İşe yarayan ve değerli olan fikrin kaynaklarına bakmak lâzım, düşünüp zikretmek ve zikredip şükretmek lâzım… “Yalnız iman ve fikir; ne sevgili ne kardeş… Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek…” (Necip Fazıl Kısakürek)… Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki arkadaşlarınızla paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.